Tarihsel Perspektifte Kerbela Olayı ve Yaşananlar

Müslümanların tarihi erken yüzyıllardan itibaren büyük acılar ve mücadeleler ile yoğurulmuştur. Hz. Peygamber’in Allah adına mücadeleye başlamasından itibaren o ve çevresindekiler başta olmak üzere tarihte eşine rastlanılmayacak acılar ve zulümler tarihi de başlamıştır. Allah elçisinin ve ashabının küfre karşı başlattığı mücadelede büyük acılar yaşanmış ve büyük kayıplar verilmiştir. Kuran’ın nüzulü ve Müslümanların başarıya ulaşması yaşanan zulümlere karşı verilen mücadeleler ekseninde eza ve cefa ile kazanılmıştır.

Kerbela olayına kadar İslam tarihinde birçok acı ve gözyaşı yaşanmış, nice zulümlere göğüs gerilmiş fakat Kerbela olayı tüm bu yaşananlardan daha büyük acılara ve sonraki yıllara miras olarak kalacak büyük mezhepsel travmalara sebebiyet vermiştir. Kerbela olayı sebepleri ve sonuçları bakımından Müslümanların başta siyasi, sosyal ve ekonomik olmak üzere o tarihe kadar olan bütün yaşantılarını değiştirmiştir. Kerbela’da yaşananların etkisi günümüze kadar devam eden büyük sorunları doğurmuş, kıyamete kadar Müslümanların kalplerinde ve zihinlerinde yaşayacak olan büyük bir acıyı miras bırakmıştır.

Hz. Peygamber’in 632 yılında vefatının ardından devlet başkanın kim olacağı ve Müslümanlara kimin önderlik edeceği tartışmaları Kerbela olayına giden sürecin ilk basamaklarından oldu. Bu süreç içerisinde yaşanan tartışmalar ilk inananların sabırlı ve dirayetli tutumları nedeni ile Müslümanların arasında ayrılıkçı fikir ve ortama dönüşmeden çözüme kavuşturulmuş oldu. İlk halife olarak Hz. Ebu Bekir’in seçilmesinin ardından sırasıyla Hz. Ömer, Hz. Osman ve Hz. Ali dönemlerinde hem bürokratik hem de devlet liderliği konusunda münferit olay, tartışma ve suikastlerle geçen zaman Kerbela’ya giden sürecin ikinci bir basamağı olmuştur. Özellikle de bu süreçte Muaviye önderliğinde devam eden eleştiri ve toplumsal baskılar Müslümanları yorgun düşürmüş ve yıpratmıştır. Hz. Peygamber’in yaşamı boyunca birlik ve beraberlik hususunda tarihte eşine rastlanılmayacak bir örneklik gösteren Müslüman halk ilk defa toplumsal olarak ayrışmaya ve parçalanmaya başlamıştır.

İlk inananlardan olan son halife Hz. Ali’nin Kufe’de öldürülmesinin ardından son halifenin taraftarları yeni halife olarak oğlu Hz. Hasan’a biad ettiler. Müslümanların yeni halife olarak Hz. Hasan’a bidat etmesinin kendi otoritesine karşı bir saldırı ve yenilgi olarak gören Muaviye Suriye, Filistin ve Lübnan’da bulunan komutanlarına savaş hazırlıklarına başlamaları için talimat vermiş ve aynı zamanda da Hz. Hasan’ı ikna etmek ve halifelikten vazgeçirmek için anlaşma yapmaya çalışmıştır. Bu süreçte tarihte zeka ve liderlik vasfı olarak önemli kişiler arasında gösterilen Muaviye savaştan daha çok Hz. Hasan ile anlaşma gayreti içerisindeydi. Özellikle savaşta Hz. Hasan’ı yenecek güce sahip olduğunun bilincinde olsa da eğer savaşarak halifeliği elde etmiş olsa bunun meşru bir halifelik olamayacağını ve tartışılabileceğinin de farkındaydı. Bu sebeple kurnaz bir siyasi düşünce ile öncelik olarak Hz. Hasan ile anlaşarak bu işi çözüme kavuşturmak istiyordu.

Hz. Hasan ise Muaviye’nin anlaşma teklifine yanaşmamış ve mücadele etmeyi göze almıştı. Yaşananların akabinde Hz. Hasan ve Muaviye taraftarları arasında savaş vuku bulmuş ve Hz. Hasan’ın taraftarları savaşta önemli bir üstünlük kurmuşlardır. Hz. Hasan’ın galip gelebileceğini fark eden Muaviye ise güçlü bir anlaşma şartları ile Hz. Hasan’a yeni bir anlaşma teklifi sunmayı denedi. Muaviye ve Hz. Hasan arasında yapılan anlaşma kabul edilmiş ve böylelikle Muaviye’nin halifeliği kabul edilmiş oldu. Anlaşmaya rağmen Hz. Hasan’ın varlığından rahatsız olan Muaviye ilerleyen süreçte son olarak Hz. Hasan’ın eşi Ca’de bint Eş’ as b. Kays’ı oğlu Yezid ile evlendirmek gibi bir çeşit vaatler ile kandırmış ve kocası Hz. Hasan’ı zehirlemesini istemiştir. Eşi tarafından zehirlenen Hz. Hasan bir süre hasta yattıktan sonra vefat etmiştir.

Hz. Hasan’ın vefatından sonra halifeliği saltanata dönüştürmek isteyen Muaviye oğlu Yezid’i halife olarak yerine tayin etme girişimlerini başlatmıştır. Halifeliğin hem saltanata dönüştürülmesini hem de kardeşi Hz. Hasan’ın şehid edilmesini kabul edemeyen Hz. Hüseyin ise bu yaşananlara tepki göstermeye ve karşı çıkmaya başlamıştır. Muaviye’nin 680 yılında ölümünden sonra tahta geçen oğlu Yezid, ilk iş olarak Hazreti Hüseyin’in biatını almak için girişimlerde bulundu. Yaşanan olaylara karşı tepkisi dinmeyen Hazreti Hüseyin biat etmemekte direnmiş ve bunun sonucunda şahsına ve ailesine karşı tepkiler artmaya başlamıştır. Hem şahsi hem de aile güvenliğini tehlikeden gören Hz. Hüseyin aile fertleri ile birlikte güvenli bir yer bulabilmek amacı ile Mayıs 680’de Mekke’ye doğru hareket geçti. Bu süreçte Mekke’ye gelen Kufeliler Hazreti Hüseyin’i şehirlerine davet ettiler ve Hz. Hüseyin’e destek olacaklarını ve Emevilere karşı mücadele edeceklerini beyan ettiler. Kufeliler daha önce hem babası Hz. Ali’ye hem de kardeşi Hz. Hasan’a ihanet etmişilerdi. Bunun farkında olan Hz. Hüseyin Kufeliler’in niyetlerini tam olarak anlamak için oğlu Müslim bin Akil’i Kufe’ye gönderdi. Kufe’de 18 bin kişi Müslim’in şahsında Hazreti Hüseyin’e biat ettiler. Fakat Kufeliler ihanetlerine bir yenisin daha ekleyerek Müslim bin Akil’in Emeviler tarafından öldürülmesine göz yumdular.

Oğlu Müslim bin Akil’in öldürüldüğü haberini almayan Hazreti Hüseyin, aile fertleri ile birlikte iyi niyetli olduklarını düşündüğü Kufeliler’in davetine icabet etmek için Kufe’ye doğru yola çıktı. Hazreti Hüseyin Kufe yoldayken Müslim’in başına gelenleri haber almış fakat Müslim’in oğullarının babalarının intikamını almak istemeleri üzerine Kufe’ye gitmekten vazgeçmeyerek yoluna devam etti.

Hz. Hüseyin ve kafilesinin öç almak duygusu ile harekete geçtiği haberini alan Kufeliler, Kufe Valisi Ubeydullah bin Ziyad’ın bin askerle gönderdiği komutan Hürr bin Yezid Hz. Hüseyin’in kafilesinin yola devam etmesini engellemiş ve izin vermemiştir. Kufe valisinin komutanı Hürr bin Yezid, Hazreti Hüseyin’e validen yeni bir emir gelinceye kadar Kufe ile Medine arasında bir yol takip etmesini söyledi. Bunun üzerine Hz. Hüseyin Fırat Nehri kenarındaki Kerbela Çölü’ne geldi. Hz. Hüseyin’in ardından Kerbela’ya gelen bir diğer isim Ömer bin Sa’d oldu. Kufe Valisi Ubeydullah, Ömer bin Sa’d’a Hazreti Hüseyin’den Yezid adına biat almasını, eğer Hz. Hüseyin Yezid’e biad etmezse suyla bağlantısının kesilmesini emretti. Biat teklifini kabul etmeyen Hazreti Hüseyin ve ailesi susuz bırakıldı. Burada Hz. Hüseyin, ailesi ve dostları yapılan zulme boyun eğmemek ve gerekirse ölmek üzere mücadele etme kararı aldılar.

Bu durumu değerlendiren Hazreti Hüseyin ve yanındaki arkadaşları, zulme boyun eğmemek için Allah yolunda ölme kararı aldı. Hazreti Hüseyin ile beraberinde bulunan 32 atlı ve 40 piyade, bölgede kurdukları çadırda savaş öncesi misk ve hamam otuyla bedenlerini temizleyerek şehadet hazırlığı yaptılar.

Daha sonra Hazreti Hüseyin ve beraberinde bulunanlar Yezid taraftarları ile Kerbela’da karşı karşıya geldi. Ömer bin Sa’d ilk oku atınca savaş başlamış oldu. Savaş meydanında Hazreti Hüseyin taraftarlarından birçok kişi şehid oldu ve geriye ehlibeytten başka kimse kalmadı. Hüseyin’in oğlu 19 yaşındaki Aliyyü’l Ekber savaşta Kufeliler tarafından mızrak ve kılıç darbeleriyle şehit edildi. Kufeliler aynı zamanda Hazreti Hüseyin’in diğer çocukları olan Cafer ve Abdullah’ı da şehit ederken şehid olan ehlibeyt mensuplarının kafalarını kesmek için adeta birbirleri ile yarıştılar.

Hazreti Hüseyin savaşta kahramanca bir mücadele sergilemiş fakat onunla teke tek mücadele etme cesaretine sahip olamayan Kufeliler büyük bir kalabalık ile Hz. Hüseyin’in üzerine saldırılar. Aldığı ok ve mızrak darbeleriyle atından yere düşen Hazreti Hüseyin’in başı kesildi ve bedeni atların ayakları altında çiğnendi. Hz. Hüseyin başta olmak üzere aile fertlerinin kesik başları Kufeliler tarafından Yezid’e gönderildi.

Kerbela’da yaşanan olay İslam dünyasındaki en büyük kırılma olarak tarihe geçti. Kerbela, Müslümanlar arasında yaşanan fikri ve mezhebi ayrılıkları hem körükleyen bir temel hem de en büyük zulüm olarak tarihte yerini aldı. Ehlibeyte yapılan zulüm, başlarının kesilmesi, susuz bırakılmaları ve soylarının kurutulmaları sonraki yüzyıllarda unutulamadan hafızalarda yer eden ve acısı asla dinmeyen bir travma olarak kaldı.

Yaşananların ardından Müslümanların Hz. Peygamber ve ashabının tecrübesinde geliştirmiş oldukları birlik ve beraberlik ruhu zedelenmiş ve yok olmuştur. İlk mezhepsel ayrılıklar bu dönemde başlamış ve daha sonraki yüzyılda Müslümanlar arasında meydana gelen çatışmaların temel noktasını Kerbela’da yaşananlar teşkil etmiştir.

Yaşananlar, Müslümanları siyasi ve fikirsel olarak ayrıştırmanın dışında kültürel olarak da dönüştürmüş ve taraflar arasında ortaya çıkan nefret birikerek devam etmiştir. Kerbela’da Hz. Hüseyin, aile efradı ve taraftarlarının çektikleri zulüm asla unutulmamış Arap, Fars ve Türk edebiyatında yaşanan acıları anlatan yüzlerce manzum eserler kaleme alınmıştır.

“Kerbela” kelimesindeki gam, keder ve üzüntü anlamlarına gelen kerb sözcüğü ile bela sözcüğü arasında bağlantı kurularak zulüm anılmaya ve hatırlanmaya devam ettirilmiştir. Kerbela’da yaşananlar erken dönemlerden itibaren Türk toplumu nezdinde de büyük yankılar uyandırmıştır. Türkmen zümreler başta olmak üzere Türk toplulukları Kerbela olayını her zaman anmış, eserlerinde konu edinmiş ve asla unutmamıştır. Aynı zamanda Kerbela, Türk edebiyatında önemli bir motif olarak her zaman yer almıştır. Türk tasavvufi hayatının en temel düşüncesini oluşturan Kerbela Türk kültürünü önemli ölçüde etkilemiş oldu. Kerbela ilerleyen süreçte Osmanlı Türklerinin hac ziyaretine giderken ilk uğrak noktalarından biri oldu ve önemini her zaman korudu.

Hazreti Hüseyin, ailesi ve beraberinde bulunanların Muharrem ayının onuncu günü olan “Aşure Günü”nde şehit edilmeleri nedeniyle bugün “matem günü” olarak yüzyıllardır anılıyor ve yaşatılıyor.

Bu yazı tarihçi yazar Umut Güner tarafından kaleme alınmıştır.

Dijital medya içerik üreticisi Onur Gürler kimdir? Onur Gürler Biyografisi nedir?

Onur Gürler dijital medya içerik üreticisi olarak çalışmalarını sürdürmektedir. Genç isim hakkında merak edilenler, kısaca hayatı ve biyografi bilgileri.

Onur Gürler Kaç Yaşında?

Onur Gürler 29 yaşındadır. Doğum tarihi 1993, doğum yeri ise İstanbul’dur. İlköğretim ve lise tahsilini Mersin Üniversitesi Devlet Konservatuvarı müzik bölümünde tamamlamış ardından, Yeditepe Üniversitesi Çeviribilim bölümünden mezun olmuştur. Eğitim döneminde piyano ve keman çalmayı öğrenmiştir.

Üniversite eğitimi döneminde, bir süre İspanya, bir süre ise İtalya’da eğitim almıştır. O zaman zarfında ise İtalyanca ve İspanyolca öğrenmiştir. 2009 senesinde, kişisel blogla sosyal medyada içerik üretmeye başlamıştır. Kaleme aldığı blog yazıları ile ülkemizin en genç blog yazarları arasında yer almıştır.

Sosyal medya trendlerini oldukça yakından takip etmektedir. 2007 senesinden bu yana YouTube, 2011 senesinden bu yana ise aktif olarak instagram hesaplarını kullanmaktadır. Resmi instagram hesabı kullanıcı ismi @monurgurler ‘dir. Günümüz itibariyle takipçi sayısı ise 32.9bin civarındadır. Teknoloji yaşam tarzı ve eğlence kategorilerindeki blog yazılarında samimi ve eğlenceli anlatımı büyük beğeni toplamıştır. İçeriklerini YouTube, Instagram ve TikTok ile video içeriklerine taşımıştır. Pandemi döneminde ise eve kapanmak zorunda kalmış ve o süre içerisinde, yemek ve kahve videoları da hazırlamış ve büyük ilgi görmüştür.

Üniversite eğitim hayatı sonrasında, 4 sene kadar uluslararası bir şirkette teknoloji markaları ile çevirmen olarak çalışmıştır. Diğer bir yandan, marka yönetimi ve iş dünyası alanında faaliyet gösteren bir dergide teknoloji editörü olarak aylık köşe yazılarını kaleme almıştır.

Onur Gürler TikTok: https://www.tiktok.com/@onurgurler
Onur Gürler Instagram: http://www.instagram.com/monurgurler
Onur Gürler Twitter: http://twitter.com/monurgurler
Onur Gürler YouTube: https://youtube.com/c/OnurGurler

İş İnsanı Kutlu Tamay Kimdir? Tamay Enerji Danışmanlık Nedir?

Kutlu TAMAY 1973 Ankara doğumludur. Yükseliş Koleji ve Bilkent Üniversitesi mezunudur. Uzun yıllar Enerji Sektöründe profesyonel olarak çalıştıktan sonra  Tamay Enerji Danışmanlık firmasını kurarak indirimli Elektrik Enerjisi Temini konusunda birçok firmaya danışmanlık hizmeti vermektedir.

Türk Sanayici ve İşadamları Vakfı (TÜSİAV), Ankara Genç İşadamları Derneği (ANGİAD), Bilkent Üniversitesi Mezunlar Derneği (BİLMED), gibi önde gelen STK’ ların yönetim kurullarında yer almaktadır. Ankara cemiyet ve iş hayatı içerisinde oldukça aktif olan Kutlu TAMAY, sosyal ve görsel medyayı en aktif şekilde kullanmaya çalışan, gezdiği gördüğü, yediği içtiği her yerden, konuştuğu her kişiden kendisine alıntılar yapan, dersler çıkartan ve bu birikimlerini de insanlarla paylaşmaktan keyif alan biridir.

www.tamayenerjidanismanlik.com

‘’Enerji Sektörü benim için çok önemli ve kesinlikle vazgeçemeyeceğim bir sektör. Uzun yıllar profesyonel olarak bu sektörde çalıştıktan sonra kendi firmamı kurarak bu tecrübemi insanların hizmetine sunmak istedim.  Şu anda birçok firmaya uygun enerji temini hususunda danışmanlık hizmeti vermekteyim.  Daha uzun yıllarda bu sektörde olmak niyetindeyim…’’

Detaylı bilgi almak ve danışmanlık hizmetlerimden faydalanmak için www.tamayenerjidanismanlik.com ‘ u tıklamanız yeterli olacaktır…

‘’TÜSİAV ve TÜSİAV ailesi gerçekten benim ikinci ailem olmuş durumda. Veli SARITOPRAK Başkanımız önderliğinde çalışmalarımıza büyük bir heves ve enerjiyle devam etmekteyiz. Kendisi Türkiye’de Sivil Toplumculuk camiasında en önde gelen isimlerden birisidir. Kendisinden çok şey öğrendim, öğrenmeye de devam ediyorum. Enerji tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de büyük önem arz etmektedir. Enerji sektörü oldukça geniş ve çok yönlü bir sektör.  Elimizden geldiğince bu geniş sektörün uzmanları ile bir araya geliyor, toplantılar yapıyor, fuarlara iştirak ediyor ve ülkemiz için fayda sağlayacak çalışmalar yapmaya gayret ediyoruz.’’

Gezmeyi ve yeni insanlar tanımayı çok severim.  Böyle olunca birçok restorana, otele, seyahatlere, davetlere gidiyorum. Bir süre sonra İnsanlar bana;  bu birikimlerimi neden yazmadığımı sormaya başladılar; “Sadece sosyal medyada paylaşarak kalma, gittiğin yerler hakkında detay bilgiler de ver bizlere” dediler. Önce kendime bir blog açtım, ardından çok ziyaret edilen internet sitelerinde ve sonrasında da çeşitli gazete ve dergilerde gittiğim ve beğendiğim yerleri tanıtan yazılar yazmaya başladım, halen de büyük bir keyifle sürdürüyorum.’’

https://twitter.com/Kutlutamay

Amerika Konsolosluğu – ABD Konsolosluk Vize Başvurusu

Amerika Birleşik Devletleri, yabancı uyrukluların ABD’yi ziyaret etmeleri için çok çeşitli vize seçeneklerine sahiptir. Geçici ziyaretçiler ABD’ye iş, turizm ve eğitim gibi çeşitli amaçlarla seyahat etmektedir. Bu nedenle, çoğu turist vizesine başvurmayı düşünüyor. Ankara’daki ABD Büyükelçiliği ve Başkonsolosluğu, yabancı uyruklu bir kişinin ABD topraklarına girmesine ve orada geçici veya kalıcı olarak kalmasına izin veren farklı vize türleri hakkında bilgi sağlar. Unutulmamalıdır ki, Türkiye’de hiçbir üçüncü şahıs vize başvurularını onaylayamaz veya reddedemez.

Amerika Birleşik Devletleri İstanbul Başkonsolosluğu, Amerika Birleşik Devletleri’ne iş, turizm, eğitim veya kültürel ziyaretler ve diğer kısa süreli faaliyetler için girmek isteyen yabancı uyruklulara göçmen olmayan vizeler verir. Konsolosluk bölümü hem “başvuru” hem de “onay” vize görüşmelerini sadece randevu ile işlemeye açıktır. Başvurular Başkonsolosluğun ofisine veya yetkili bir Ulusal Vize Merkezi aracılığıyla yapılabilir. Tüm başvurular, ABD Dışişleri Bakanlığı tarafından sağlanan basılı formlarda sunulmalıdır ve bu Misyonda bir görüşme için başvurmadan önce başvuru formlarında gerekli tüm bilgiler doğru bir şekilde doldurulmalıdır. Başvuru sahiplerinin tüm yönergeleri dikkatlice okumaları önemlidir; başvuru gerekliliklerine tam olarak uyulmaması, başvuruların gecikmesine veya reddedilmesine neden olabilir.

AMERİKA GREEN CARD İŞLEMLERİ

Amerikan Büyükelçiliği ve Konsolosluk Hizmeti, eksiksiz bir konsolosluk hizmetleri yelpazesi sunarak ABD vatandaşlarının yurt dışına seyahat etmelerine veya yurt dışına çıkmalarına yardımcı olmaya kendini adamıştır. 275’ten fazla denizaşırı gönderi ağımız aracılığıyla, dünyanın neredeyse her yerinde ihtiyacı olan Amerikalılara yanıt verebiliyoruz.

Amerika Birleşik Devletleri Hükümeti’nin vize inceleme ve onay süreci üzerinde hiçbir yetkisi yoktur. Bu kesinlikle Amerikan Konsolosluğu tarafından işlenen bir konsolosluk işlevidir.

Türkiye’deki Amerikan Büyükelçiliği ve Konsoloslukları, göçmen olmayan vize (NIV) başvurularını karara bağlamaya yetkilidir. Amerika Birleşik Devletleri’nde iş yapmak veya arkadaşlarını veya akrabalarını ziyaret etmek isteyen kişiler için göçmen olmayan vizeler mevcuttur; geçici iş veya eğitim için seyahat edenler; tıbbi yardıma ihtiyacı olanlar. Her durumda, başvuru sahipleri konsolosluk memuru tarafından talep edilen vize başvurusunu ve tüm destekleyici belgeleri sunmalıdır.

Amerika Konsolosluğu’na ABD kimlik cüzdanı ve Ad Çizelgesi olan vatandaşlar seyahat gerçekleştireceklerse vize başvurularını değerlendirme ve onaylama işlemlerinde başka hiçbir kurumun yetkisi bulunmamaktadır. Amerika Konsolosluğu, Amerika Büyükelçiliği ve Amerika Konsoloslukları tarafından değerlendirilen bu iki tür vize türünde bazı özel şartlar aranmaktadır.

Amerika vize işlemleri yürütülen konsolosluk veya T.C. Büyükelçiliklerin her türlü vize başvurularının uygunluğuna ilişkin olarak izleyecekleri usul ve esaslar; yabancı ülke vatandaşlarının, Amerika Türkiye Dışişleri Bakanlığı Konsolosluğu tarafından verilen Amerika Vize Beyan formuna dayanarak Amerika Consolodate bureau’na başvurduklarında bu formun içeriğinden ibaret olduğunun onaylandığını gösterir belge veya noter düzenlediği haritalarda neden olduğu makul bir tedirginlikten ödemede bulunacaklar.

ABD BAŞKONSOLOSLUĞU

Amerika Büyükelçiliği Ankara Konsolosluk Şubesi, Amerika Büyükelçiliği İstanbul Başkonsolosluğu ve Adana Başkonsolosluğu, başvuru sahiplerinin ABD’ye giriş için akredite vize başvuru merkezleri (AVAC) aracılığıyla vize başvurusunda bulunabilecekleri yetkili yerlere sahiptir. Vize başvurunuzun başarılı bir şekilde sonuçlanmasının ardından, seyahat tarihinizden itibaren 6 ay içinde herhangi bir zamanda Amerikan Büyükelçiliği Kayseri konsolosluk bölümünden vizeli pasaportunuzu almak için şahsen gelmeniz istenecektir.

Göçmen olmayan bir vizeye başvurmak için, elçilik veya konsolosluğa şahsen başvurmanız gerekir. Gerekli destekleyici belgelerle doldurulmuş bir vize başvuru formu göndermeniz gerekecektir. Pasaportunuz Amerika Birleşik Devletleri’ne seyahat için geçerli olmalı ve Amerika Birleşik Devletleri’nde planladığınız kalış süresinin ötesinde en az altı aylık geçerliliğe sahip olmalıdır (ülkeye özgü anlaşmalar muafiyet sağlamadıkça). Bazı vize başvurularının bir konsolosluk memuru ile görüşme gerektirdiğini lütfen unutmayın. Lütfen görüşme gününde ABD Büyükelçiliği veya Konsolosluğu tarafından istenebilecek her türlü belgeyi getirin, çünkü bu belgeler kurye servisi ile postalandığında kabul edilmeyebilir.

Amerika Birleşik Devletleri Haberleri – ABD Son Dakika Vize Haberler

Her bölümde, fotoğraf, video, ses ve kısa makaleler, yüzyılın başında haber filmlerini büyük bir etkiyle kullanan Teddy Roosevelt gibi medya figürlerinin hikayesini anlatıyor; bir ulusu radyo adresleri kullanarak teşvik eden Franklin Delano Roosevelt; ve televizyon kullanarak istikrarlı bir liderlik imajı yaratan Ronald Reagan. 20. yüzyılda büyük bir ustalık olmasına rağmen, bu on yıllar aynı zamanda trajedi, eşitsizlik ve birçok türden ayrımcılığın damgasını vurdu. 1900’ler bölümü ile baştan başlayabilir veya istediğiniz zaman ve yerde başlayabilirsiniz. Umarız öğrenirken gösteriyi beğenirsiniz.

On yıllık değişim ve konsolidasyonda, 1980’leri medya patronu kadar, Rupert Murdoch’tan daha iyi kimse özetleyemedi. Murdoch’un Fox Televizyon Ağı, 1950’lerden bu yana “Üç Büyükler”le rekabet eden ilk yeni ağdı. 1980’lerde izleyicilerin daha fazla medya seçeneği vardı. Deregülasyon sayesinde daha fazla kanal mevcuttu ve içerik daha az kısıtlandı. Dergi yayıncıları içeriklerini belirli hedef kitlelere uygun hale getirdikçe dergi endüstrisinde bir patlama yaşandı. Birçok gazete, üretim maliyetleri arttıkça ve konsolidasyon çılgına döndüğü için başarısız oldu. 1980’ler, Oprah Winfrey, Connie Chung ve Barbara Walters da dahil olmak üzere medyada kadınların yükselişini gördü. Aynı şekilde, Afrikalı-Amerikalı kişilikler çeşitli medyada güç topluyorlardı. Her ikisi de ulusun dikkatini çeken kablolu haber ve MTV meyvelerini verdi. 1981’de ABD uzay mekiği Discovery’yi fırlattı. Hem gençler hem de yaşlılar John Lennon’un ölümünün yasını tuttular ve Berlin Duvarı’nın yıkılışını kutladılar. “Reaganomics” terimi, Ronald Reagan’ın iş yanlısı platformunu tanımlamak için icat edildi.

1991’de Sovyetler Birliği’nin dağılması, Soğuk Savaş’ı resmen sona erdirdi ve 1990’larda gazetecilik için bir metafor görevi görüyor. Otokratik otoritenin ve sansürün son büyük sembolü yenilmiş gibi görünürken, İnternet Çağının doğuşu bilgi paylaşımında eşi görülmemiş bir özgürlük getirdi. Medya şirketlerinin artan konsolidasyonu, azalan gazete okuyucusu ve televizyon izleyicileri için artan kablo seçenekleri de dahil olmak üzere, 1980’lerdeki birçok eğilim devam etti. CNN, Körfez Savaşı’nı kapsamasıyla televizyon haberlerinde eşit bir oyuncu olurken, büyük ağlar haber spikeri saltanatının sonunun başlangıcını gördü. Ekonomi, İnternet patlaması sırasında birçok yeni milyoner yarattı ve teknoloji balonu patladığında birçok kişinin servetini kaybettiğini gördü. Hem iç hem de dış terör gümbürtüleri, yeni bin yılda olacakların habercisiydi.

Gazetecilik nedir?

Her sabah, ülkemizdeki insanlar aynı ritüelle başlar. Kahvaltılarını yaparlar, kahvelerini hazırlarlar ve oturup gazete okurlar. İlk sayfadan başlayarak günün öne çıkan haberlerini okurlar. Oradan yerel hikayeleri okurlar ve hatta daha hafif yürekli bölümlerin bazılarını ziyaret ederler. Bugün bu ülkede 1400’den fazla gazetemiz var. ‘USA Today’ ve ‘The Wall Street Journal’ gibi daha popüler olanlardan bazılarının milyonlarca okuyucusu var. Gazeteciliğe her gün bağımlı olan bir ülkeyiz.

Gazete nasıl kahvaltı rutinimizin bir parçası oldu? Gazetecilik nasıl başladı? Bu dersimizde Amerika’da gazeteciliğin tarihini tartışacağız.

https://www.amerikagazetesi.com/
https://www.amerikagazetesi.com/

Amerika Gazeteciliğin Başlangıcı

Gazeteler 18. yüzyılda Amerika Birleşik Devletleri Anayasası’nın ifade veya basın özgürlüğü vaat etmesinden önce var olmasına rağmen , bugün sahip olduğumuz gazeteler gibi değildiler. Amerika’da gazetecilik gerçekten Devrim Savaşı ile başladı. Savaş sırasında gazeteler sadece bilgi için değil, siyaset için bir yerdi. Muhabirler eylemin bir parçası olmak istediler ve çoğu zaman hikayeleri kendi siyasi görüşleri ve partileriyle şekillendirdiler.

Bugün gazetelerimizin bir olayın gerçeklerini yeniden anlatmasını bekliyoruz, ancak bu Amerika’nın başlarında doğru değildi. Devrim Savaşı’ndan sonra bile gazeteciler hikayeleri ve olayları kendi siyasi görüşleri üzerinden yeniden anlatmaya devam ettiler. Amerika Birleşik Devletleri yeni ülkede hükümetin rolünü tartışırken, gazetecilik büyük bir hükümet veya küçük bir hükümet lehine gazeteler yaratarak siyasi bölünmenin bir parçası oldu.

18. yüzyılın sonlarında, gazeteler ve politikacılar arasındaki ilişki karmaşıktı. Gazeteler çok saldırgandı ve sıklıkla siyasi şahsiyetlere ve hükümete saldırdı. Aynı zamanda, politikacılar seçimleri için gerçekten gazetelere bağımlıydı. Bu nedenle, gazetelerin hakkında yazdıkları politikacılardan finansal destek alması oldukça yaygındı. Politikacılar hâlâ basın özgürlüğüne inanırken, hikayelerini yazarken basının kendisinin bir gündeminin olmadığını inkar etmek giderek zorlaşıyordu.

19. Yüzyıl ABD Gazeteciliği

19. yüzyılda bunu ne değiştirdi ? Eh, gerçekten büyüme. Amerika büyümeye devam ettikçe ve yeni teknoloji geliştikçe, bir gazete oluşturmak daha ucuz hale geldi. Yeni yayıncılar yeni şeyler denemek istediler ve artık finansal bağışlara bağımlı olmadıkları için çok daha bağımsız olabildiler.

Gazetecilikte bu geçiş, 1835’te James Gordon Bennett’in ‘The Herald’ı ile başladı. Sadece bir kuruşa satılan bu gazete, büyük manşetlere çıkan hikayeleri severdi. Şiddet içeren bir suç veya cinayet varsa, hikaye normalde ‘The Herald’da bulunurdu. Suç ne kadar korkunç olursa, The Herald o kadar çok rapor ederdi. ‘Herald’ gazeteciliğin bugün gördüğümüz birçok bölümünün önünü açmaya yardımcı oldu. Bennett şehrin belirli bölgelerine muhabirler atadı, olay yerindeyken onlara hikayeler anlattırdı ve tanıklarla görüşmeye başladı.

19. yüzyıl boyunca, daha fazla gazete piyasaya sürüldü ve yeni gazetecilik keşfedildi. Bu gazetelerin çoğu, kendilerinden öncekilerin özelliklerini birleştirmeye başladı. ‘New York Tribune’ ve ‘San Francisco Examiner’ gibi gazeteler, Bennett’in manşet hikayelerini bildirme yöntemini kullandılar, ancak aynı zamanda sosyal ve politik reformları teşvik ettiler. 19. yüzyıl sona ererken, artık politikacılar tarafından daha az kontrol edilen gazeteler, editörün siyasi ve sosyal inançlarına daha fazla odaklandı. Gazeteler, sahiplerinin kişiliğini gerçekten yansıtıyordu.

20. Yüzyıl Amerika Birleşik Devletleri Gazeteciliği

20. yüzyıla doğru , bugün sahip olduğumuz gazetelere olan hareket gerçekten reklam nedeniyle başladı. 19. yüzyılda üretim daha ucuzdu. Bu nedenle, mal sahipleri satıştan başka bir gelire güvenmediler. Sonuç olarak, sahipleri gazeteleri inançları etrafında şekillendirmeyi başardılar. Bazı hikayeleri sansasyonel hale getirebilir, benzer ilgi alanlarına sahip bir izleyici çekebilir ve hatta kendilerini hikayenin bir parçası haline getirebilirler.

Ancak, üretim maliyeti arttıkça, sahipleri artık gazeteleri tek başına finanse edemez hale geldi. Gazetelerine yatırım yapacak reklamcılar aramaya başladılar. Ve hepimizin bildiği gibi, reklamcılar rapor edilen hikayeler üzerinde kontrol sahibi olabiliyorlardı. Bazen bu, bir makalenin satılan bir ürünle çelişmediğinden emin olmak gibi küçük bir kontroldü. Diğer zamanlarda, daha büyük kontrol oldu. Reklamcılar, ürünlerine fayda sağladığı için gazetenin belirli bir siyasi görüşü takip etmesini veya belirli bir çalışmayı rapor etmesini sağlar.

ABD basını, ABD hükümeti gibi, yozlaşmış ve sorunlu bir kurumdur. Yolsuzluk, rüşvet alması anlamında değil, sistemsel anlamda. Yapacağını iddia ettiği şeyi, yapması gerekeni ve toplumun ondan yapmasını beklediğini yapmakta başarısız olur. Haber medyası ve hükümet, karşılıklı manipülasyon, mit yaratma ve kişisel çıkardan oluşan bir kısır döngü içinde iç içe geçmiş durumda. Gazetecilerin haberleri dramatize etmek için krizlere ihtiyacı var ve hükümet yetkililerinin krizlere yanıt veriyor gibi görünmesi gerekiyor. Çoğu zaman, krizler gerçek krizler değil, ortak fabrikasyonlardır. İki kurum, simbiyotik bir yalanlar ağının tuzağına düştüler ki, haber medyası halka neyin doğru olduğunu söyleyemez ve hükümet etkili bir şekilde yönetemez. Bu, eski bir siyaset bilimci (Harvard Üniversitesi’nde), gazeteci ( Fortune dergisinde) ve kurumsal iletişim yöneticisi (Fortune dergisinde) Paul H. Weaver’ın News and the Culture of Lying başlıklı kışkırtıcı analizinde ileri sürdüğü tezdir. : Gazetecilik Gerçekten Nasıl Çalışır . Gazeteciler ve politikacılar, halkı yanlış yönlendiren simbiyotik bir yalanlar ağının tuzağına düştüler. Örneğin, 1980’lerde, Gramm-Rudman-Hollings Değişikliği merkezli federal açığı ortadan kaldırmak için gösterilen uzun çabayı ele alalım. Birkaç yıl boyunca gazeteler, dergiler ve televizyon haber bültenleri, Gramm-Rudman hakkındaki tartışmalar, açığın azaltılmasına yönelik acil ihtiyaç konusundaki her türden uzmanın görüşleri ve sonunda yasanın yürürlüğe girmesi hakkında yüzlerce haber yayınladı. Politikacılar, açığı kontrol altına almak için özenle çalışıyormuş gibi davrandılar ve tanımlandılar. Gazete okuyan veya televizyon haberlerini izleyen herkes, Kongre ve Reagan yönetiminin hükümet harcamalarını kontrol altına almak ve açığı azaltmak için kahramanca ve acılı bir şekilde mücadele ettiği mesajını aldı. Ancak sis perdesinin ardında, kongre komiteleri ve federal yetkililer harcamaları artırıyor ve rutin yıllık bütçeleme ve ödenek süreçlerine yeni programlar ekliyorlardı. Gazeteciler yeni bir program hakkında haber yaptıklarında, bunu bütçeye ve açığa ek olarak değil, genellikle iyi haber olarak nitelendirdiler -hükümet başka bir sorunla mücadele ediyor-. Gazeteciler, bütçe açığı krizini sona erdirmek için savaşan bir hükümet imajı yaratmak için politikacılarla işbirliği yaptı, ancak açığı artıran rutin prosedürleri görmezden geldiler. Sonuç olarak, Weaver şöyle yazıyor: “Olan bu olmasına rağmen, hükümetin açığı artırdığına dair hiçbir haber yoktu.”

Ketojenik Diyet Nedir? Ketojenik Diyetin Faydaları Nelerdir? Ketojenik Diyette Yenilmesi Gereken Gıdalar Listesi!

Ketojenik diyet, esas olarak çocuklarda kontrolü zor olan dirençli epilepsiyi tedavi etmek için yüksek yağlı yiyeceklerin ve yeterli protein içeren yiyeceklerin kullanıldığı düşük karbonhidratlı bir diyettir. Ketojenik diyetin diğer adı ketojenik diyettir. Sınırlı tıbbi araştırma nedeniyle, ketojenik diyetin kilo vermeye yardımcı olduğu ve Alzheimer, diyabet ve kanser, özellikle epilepsi gibi belirli hastalıklar ve sağlık sorunlarıyla mücadele ettiği bulunmuştur.

Bununla birlikte, uzun bir süre kesintisiz olarak devam etmek, tehlikeli sağlık sonuçlarına yol açabilir. Bu çalışmalar tıp uzmanları tarafından yeterince incelenmediğinden, ketojenik diyete başlama ve diyeti ideal koşullarda sürdürme konusunda bir diyetisyene danışılarak ihtiyatlı kararlar alınması tavsiye edilir.

Ketojenik Diyetin Faydaları Nelerdir?

Ketojenik diyet ilk olarak epilepsi gibi nörolojik durumları tedavi etmek için bir araç olarak ortaya çıktı. Bu konuyla ilgili araştırmalar, ketojenik bir diyetin epilepsili çocuklarda nöbetleri önemli ölçüde azaltabileceğini göstermiştir. Bununla birlikte, sonraki birkaç çalışma, ketojenik diyetin, özellikle metabolik, nörolojik veya insülinle ilgili hastalıklarda birçok sağlık yararı sağlayabileceğini göstermiştir.Doğru şekilde yapıldığında ketojenik bir diyet, sağlıklı bir kilonun korunmasına yardımcı olabilir ve çeşitli tıbbi problemler ve hastalıklar için risk faktörlerini en aza indirebilir. Kalori saymadan veya yiyecek takibine çok fazla odaklanmadan kilo vermede etkili olduğu gösterilmiştir.
Ketojenik bir diyet, vücut yağı, HDL kolesterol seviyeleri, kan basıncı ve kan şekeri gibi kalp hastalığı için risk faktörlerini iyileştirebilir.

Ketojenik diyetin yan etkileri nelerdir?

Ketojenik diyet tamamen faydalı veya tamamen doğal bir yaklaşım değildir. Öncelikle tıbbi sorunları tedavi etmek için yaratılmıştır ve birçok tedavi gibi çeşitli yan etkileri vardır. Normal koşullar altında sağlıklı insanlar için güvenli olsa da, metabolizmayı değiştirerek vücutta önemli değişikliklere neden olabilir ve bu da çeşitli tıbbi sorunlara yol açabilir.

Bu diyeti uzun süre takip etmenin vücut üzerindeki yan etkileri konusunda tıbbi araştırmalar devam etmektedir. Özellikle çocuklarda bu diyete uzun süre devam edilmesi büyümenin yavaşlamasına neden olabilir. Böbrek taşı riskinin tipik olarak 1000’de 1 olduğu, ancak ketojenik diyet sırasında 20’de 1’e yükseldiği de gözlemlenmiştir. Karbonik anhidraz inhibitörleri veya potasyum sitrat alımı bu riski bir dereceye kadar sınırlayabilir. Ayrıca vücut diyete adapte olduğu için başlangıçta bazı yan etkiler görülebilir.

Ketojenik Diyette Yenilmesi Gereken Gıdalar

Et, balık, yumurta, tereyağı, kuruyemiş, sağlıklı yağlar, avokado ve bol miktarda düşük karbonhidratlı sebze gibi aşağıda listelenen ürün gruplarına dayalı bir ketojenik diyet menüsü oluşturulmalıdır. Standart bir diyette yağ/protein oranı %75 ile %20 arasında iken, yüksek proteinli ketojenik diyette bu oranlar %60/35 civarındadır.

Çeşniler: Tuz, karabiber, kırmızı biber, kekik gibi çeşitli sağlıklı bitki ve baharatlardan elde edilen çeşniler kullanılabilir.
Düşük karbonhidratlı sebzeler: Başta domates, soğan, biber gibi sebzeler olmak üzere düşük karbonhidratlı sebzeleri seçmek önemlidir.
Et, balık, hindi, kırmızı et ve tavuk: Bunlardan yapılan jambon, domuz pastırması, salam ve sosis gibi ürünlerden sağlanan protein, ketojenik diyetin önemli bir parçasıdır. Balık için alabalık, hamsi, kefal, ton balığı, ringa balığı, sazan, somon, ton balığı, uskumru ve yayın balığı gibi omega-3 yağları yüksek yağlı balıkları tercih edin.

Kuruyemiş ve tohumlar: Ayçiçeği çekirdeği, badem, ceviz, fındık, kabak çekirdeği vb. ketojenik diyette rahatlıkla kullanılabilir.
Meyve: Bütün avokado veya taze guacamole gibi meyveler küçük miktarlarda yenebilir.
Peynir: Beyaz peynir, çedar, keçi, krem ​​peynir, mozzarella, tulum gibi ürünler ketojenik diyette tercih edilen besinlerdir.
Sağlıklı Yağlar: Özellikle sızma zeytinyağı olmak üzere sağlıklı bitkisel yağlar tercih edilmelidir. Ancak katkısız tereyağı ve şekersiz krema türleri gibi katı yağlar da ketojenik diyette kullanılmalıdır.
Yumurtalar: Omega-3 içeren iri yumurtalar tercih edilmelidir.

 

Erken boşalma nedir? Erken boşalma neden olur? Erken boşalma tedavisi nedir? Geç boşalmak için neler yapılmalı?

Hem fizyolojik hem de biyolojik faktörler erken boşalmada rol oynayabilir. Erken boşalma erkeklerin utandığı ve konuşmaktan kaçındığı bir durum olsa da tedavide sık görülen bir sağlık sorunudur. Erken boşalma olan erkeklerde sorun başlangıçta hafiftir ve zamanla kötüleşebilir. Bazı durumlarda erkekler, partnerlerinin erken boşalma sorunu hakkında düşünmesine izin vermemeye çalışırlar. Bu, çiftler arasında iletişim sorunlarına ve buna bağlı cinsel sorunlara yol açabilir.

Erken boşalma nedenleri

Erken boşalmanın nedenleri psikolojik ve fiziksel olarak ikiye ayrılır.

Erken boşalmanın psikolojik nedenleri;

  • Deneyimsizlik
  • Kişinin kendi beden imajına ilişkin olumsuz algıları
  • İlişki yeniliği
  • Aşırı heyecanlı olma
  • İlişki baskısı
  • Eendişe
  • Kendini suçlama ve yetersizlik
  • Hüsrana uğramış olma
  • Kontrol ve yakınlıkla ilgili psikolojik bir sorun olarak sınıflandırılabilir.

Masturbasyon yapmak zararlı mı? Masturbasyon yapmanın kötülükleri neler? Masturbasyon faydalı ve yararlı mı?

Kadın erkek hemen hemen herkesin nadiren veya sıklıkla yaptığı bir eylemdir. Bir okuyucunun sorduğu gibi, “günde üretilebilecek maksimum miktar” fikrini vermek yanlıştır ve bilimde böyle bir bilgi yoktur. Aşırı kullanıldığında erkeklerde ve bazen kadınlarda genital bölgede cilt tahrişine neden olabileceğini biliyoruz.

Erkeklerde mastürbasyon sırasında her boşalma ile bir sonraki menideki sperm sayısı azalır. Ancak bu kalıcı bir etki değildir, çünkü bir erkek 60 hatta 70 yaşına gelene kadar sperm hücreleri üretilmeye devam eder. Yani mastürbasyon “kısırlığa” neden olmaz. Bu aynı zamanda kadınlar için de geçerlidir.

Mastürbasyon sanılanın aksine “zayıflatıcı” bir olay değil, mastürbasyondan sonraki “yorgunluk” ve uyuşukluk, orgazm sırasında beyinde artan hormonların (endorfin adı verilen) “rahatlatıcı”, sakinleştirici ve “zevk”inden kaynaklanır. karakteristik.

Erkekler neden aldatıyor? Erkekler neden başka kadınlara bakar? Erkeklerin gözü neden dışarıda?

Kadınlar her zaman eşleri veya partnerleri tarafından aldatılmaktan endişe duyarlar. Ancak İngiltere’de yapılan bu araştırmaya göre; erkeklerin %70’i eşlerini hiç aldatmaz ve sadece %13’ü seks sırasında kısa bir süre başka kadınlarla birlikte olur. %17 için mecazi anlamda cevapsız sorular bıraktıklarını söyleyebiliriz. Ama %70’lik mutlak bağlılığı hesaba kattığımızda, bu aslında oldukça yüksek bir rakam.

Erkekler flört ettiği kadınlarda hangi özellikleri arıyor? Erkekler hangi kadınlardan hoşlanır? Erkekler kadınlarda neye bakar?

Kadınlar, şimdiye kadar tanıştıkları erkeklerde potansiyel eş özelliklerini ararlar. çok dikkat edin! Erkekler de. Çünkü aynı araştırmaya göre erkeklerin %84’ü potansiyel partnerleri olabilecek bir kız arkadaş bulmak istiyor. Bununla birlikte, birçok bekar erkek bir sevgili ararken, aslında hayallerinin eşini bulmaya çalışıyorlar ve tanıştıkları kadın istedikleri niteliklere sahip değilse zamanlarını boşa harcamak istemiyorlar. Yanlış kadınla flört etmek.