Dijital medya içerik üreticisi Onur Gürler kimdir? Onur Gürler Biyografisi nedir?

Onur Gürler dijital medya içerik üreticisi olarak çalışmalarını sürdürmektedir. Genç isim hakkında merak edilenler, kısaca hayatı ve biyografi bilgileri.

Onur Gürler Kaç Yaşında?

Onur Gürler 29 yaşındadır. Doğum tarihi 1993, doğum yeri ise İstanbul’dur. İlköğretim ve lise tahsilini Mersin Üniversitesi Devlet Konservatuvarı müzik bölümünde tamamlamış ardından, Yeditepe Üniversitesi Çeviribilim bölümünden mezun olmuştur. Eğitim döneminde piyano ve keman çalmayı öğrenmiştir.

Üniversite eğitimi döneminde, bir süre İspanya, bir süre ise İtalya’da eğitim almıştır. O zaman zarfında ise İtalyanca ve İspanyolca öğrenmiştir. 2009 senesinde, kişisel blogla sosyal medyada içerik üretmeye başlamıştır. Kaleme aldığı blog yazıları ile ülkemizin en genç blog yazarları arasında yer almıştır.

Sosyal medya trendlerini oldukça yakından takip etmektedir. 2007 senesinden bu yana YouTube, 2011 senesinden bu yana ise aktif olarak instagram hesaplarını kullanmaktadır. Resmi instagram hesabı kullanıcı ismi @monurgurler ‘dir. Günümüz itibariyle takipçi sayısı ise 32.9bin civarındadır. Teknoloji yaşam tarzı ve eğlence kategorilerindeki blog yazılarında samimi ve eğlenceli anlatımı büyük beğeni toplamıştır. İçeriklerini YouTube, Instagram ve TikTok ile video içeriklerine taşımıştır. Pandemi döneminde ise eve kapanmak zorunda kalmış ve o süre içerisinde, yemek ve kahve videoları da hazırlamış ve büyük ilgi görmüştür.

Üniversite eğitim hayatı sonrasında, 4 sene kadar uluslararası bir şirkette teknoloji markaları ile çevirmen olarak çalışmıştır. Diğer bir yandan, marka yönetimi ve iş dünyası alanında faaliyet gösteren bir dergide teknoloji editörü olarak aylık köşe yazılarını kaleme almıştır.

Onur Gürler TikTok: https://www.tiktok.com/@onurgurler
Onur Gürler Instagram: http://www.instagram.com/monurgurler
Onur Gürler Twitter: http://twitter.com/monurgurler
Onur Gürler YouTube: https://youtube.com/c/OnurGurler

Eski Defterin Hikayesi

Lisedeyken aklıma gelenleri yazdığım bir defterim vardı. Kenarından lastikli, kırmızı kaplı ama dayanıksız hemen dağılan bir defterdi. Hemen dağılması ve o dağınık görüntüsü hoşuma da gitmiyor değildi. Genelde yalnız takıldığım için defterimi de yanımda taşırdım, bir şeyler yazardım… Beni çok gaza getirmişler bu konuda. Şiirler yaz, sözler yaz, makaleler yaz diye… Sonra bir hocama göstermiştim yazdığım şiirlerden birini, kadın kısmından şair olmaz demişti. O şiirimden utanmıştım, yok edip ortadan kaldırmıştım. Çünkü bozulmaya hazır değildim, kendime o kadar güvenim yoktu, baş edemeyeceğimi düşündüm. Kaldı, yazmadım bir daha şiir falan. Ama şimdi keşke atmasaydım diyorum.

Sonra başka bir edebiyat hocam defterimi istemişti benden. Nasıl mutlu olmuştum, nasıl sevinmiştim anlatamam. Hep bunu bekliyormuşum demek ki. Defteri verdim, sonra adamı her gördüğüm yerde sormaya başladım hocam okudunuz mu? Sanki adamın işi gücü yoktu. Benim de sesim konuşurken titreyerek çıkar bâzen, insanlar da ağladığımı düşünür. Hocam da okumadığı için üzüldüğümü sanmış, benden özür dilemişti. Ah ne ince davranıştı! Aklıma geldi şimdi unutamıyorum. Daha sonra okuduğunu söyledi, ilgilendi yönlendirdi. İnanın çok mutlu olmuştum. Gerçekten kendime güvenim artmıştı o an. Ben bir şeyler yapabilirim diyebildim. Her an, her zaman yazmak okumak istemiştim. Sonra devam ettim yazmaya. Ama neden bilmiyorum, o deftere değil. Saçmaladım belki çoğu zaman ama yazdım, denedim.


Şimdi bunları neden yazıyorum? Az önce defterimi buldum. Açtım yazdıklarımı da okudum. Ve kimsenin görmediği şu odamda yüzüm kızardı. Ben bu defteri mi verdim koskoca edebiyat hocama! Bu cümleler mi? Allahım ben mi yazdım nasıl yazdım niye yazdım… Derken tekrar baktım. Aslında ben bunu iyi ki yaptım… İyiki yazdım düşüncelerimi. Kendimi tanıyorum. Kendimi anlıyorum. İçinde bulunduğum şartlar bana neler hissettirmiş, neler anlatmış… 16 yaşındaki Fatıma… Şimdi yıllar geçmiş. Ben değişmişim, fikirlerim değişmiş. Bir fikre saplantılı bir şekilde bağlanmamayı öğrendim. Defteri bir kez daha alsam elime yine utanır okuyamam belki sonuna kadar; ama bana değişmekten korkmamayı öğretenleri unutamam. O defterde cesaretin izleri de var. Ve son olarak; bir şeyler yapmaya çalışanın elinden tutmak lazım. Elinden tuttuklarınız sizi asla unutmaz.

Fatıma Güner