Bir adam Ramazan günü cima ettiği zaman biz onun keffaretle yükümlü olduğunu söyleriz. Keffareti ödemeden vefat ederse keffaret kendisinden düşmez, bu keffaret onun malından çıkarılır.
Kategori: Kültür
Gecenin devam ettiğini zannederek şafak doğduğu esnada hanımı ile cima eden, sonra şafağın doğduğunu anlayan adama ne gerekir?
Elhamdulillah. Bu meselede ilim adamlarının üç görüşü vardır:
Birincisi: Bu adama hem kaza, hem keffaret gerekir. Bu, Ahmed İbn Hanbel’in meşhur olan görüşüdür.
İkincisi: Bu adama kaza gerekir. Bu, Ahmed’in mezhebindeki ikinci görüştür. Ebu Hanife, Şafiî ve Malik’in görüşü de budur.
Üçüncüsü: Bu adama kaza da gerekmez, keffaret de gerekmez. Said İbn Cübeyr, Mücahid, el Hasen, İshak, Davud ve onun arkadaşları gibi seleften bir grup ile sonrakilerin görüşü budur. Bunlar diyorlar ki: Şafağın doğmadığını zannederek yiyen bir kimse daha sonra şafağın doğduğunu anlarsa kendisine kaza gerekmez.
Bu görüş en sağlam görüştür ve şeriatın esaslarına, kitap ve sünnetin delaletine uygundur. Bu, Ahmed ve diğerlerinin usulünün kıyasıdır. Çünkü Allah Teala unutan ve hata edenin sorumluluğunu kaldırmıştır. Bu kişi de hata etmiştir. Allah Teala sabahın aydınlığı, gecenin karanlığından ayrılıncaya kadar yemeyi mubah kılmıştır. Sahuru geciktirmek de müstehaptır. Kim teşvik edilen ve mubah olan bir şeyi yaparsa kusur işlememiştir. Bu kişi mazeretli olmaya unutandan daha layıktır.
Bir kimse o gün Ramazan olduğunu bilmeden Ramazanın ilk günü cima ederse hüküm ne olur?
Elhamdulillah… Hanbeli mezhebine göre ona hem kaza, hem keffaret gerekir. Bu konudaki diğer görüşe göre mazur olduğu için ona keffaret gerekmez. Şeyh Takıyyuddin ve başkaları bu görüşü tercih etmiştir. İnşaallah doğru olan görüş budur. İnşallah doğrusu da budur.
Hocalar keffareti kocaya niçin kayıtsız şartsız vacip kıldılar da unutan ve zorlanan kadından onu düşürdüler?
Bu meselede pek çok ihtilaf vardır. Ahmed İbn Hanbel’in mezhebinde meşhur olan görüşe göre unutarak cima eden erkeğe kasten cima edene olduğu gibi hem kaza hem keffaret gerekir. İmam Malik de bu görüştedir. İmam Ahmed’den gelen diğer bir rivayete göre unutarak cima eden erkeğe keffaret gerekmez. İbn Batta bu görüşü tercih etmiştir. Ahmed’den gelen bir rivayete göre unutarak cima eden erkeğe kaza da gerekmez. elAcurri ve Şeyh Takıyyuddin bunu tercih etmiştir. Ebu Hanife ve Şafi’i’nin görüşü de budur. Ahmed İbn Hanbel’in mezhebinde meşhur olan görüşe göre zorlanan kimse, isteyerek yapan kimse gibidir. O bu konuda Ebu Hanife ve Şafiî’ye uymuştur. Ahmed İbn Hanbel’den gelen başka bir rivayete göre ise zorlanan kimseye kazada gerekmez, keffaret de gerekmez.
Cimaya gönüllü katılan kadının orucu bozulur. Ahmed’den gelen iki rivayetten birine göre cimaya gönüllü katılan kadına keffaret gerekir. Ebu Hanife ve Malik de aynı görüştedir. Ahmed’den gelen diğer rivayete göre ona keffaret gerekmez. Şafiî de bu görüştedir.
Zor ve tehdit altında cima edenin orucunun bozulması konusunda Ahmed İbn Hanbel’den iki rivayet vardır. Bu rivayetlerden birisine göre orucu bozulur. Ebu Hanife ve Malik de bu görüştedir. Diğer rivayete göre orucu bozulmaz. Şafiî’nin iki görüşünden birisi de budur. Ahmed zor ve tehdit altında cima eden kadının orucu bozulur derken ona keffaret gerekmediğine hükmetmiştir. Müçtehitlerin çoğunluğunun görüşü budur.
Unutarak cima eden kadına keffaret gerekip gerekmediği konusunda iki görüş vardır. Bu görüşlerden birine göre unutarak cima eden kadın tıpkı unutarak cima eden erkek gibidir. elKadi’nin zikrettiği budur ve Hanbeli mezhebinde bu görüş meşhurdur. Bu, cumhurun da görüşü olup, unutarak cima eden kadına keffaret yoktur.
Bu konuda erkekle kadın arasındaki farkın bir izahı olarak zikrettiğiniz elKafi’nin ibaresinde şöyle geçmektedir: “Çünkü o cinsel ilişki ile ilgili mali bir haktır sözü” şu anlama gelir: Keffaret cinsel ilişki sebebiyle malda vacip olan bir haktır. “Cinsinin içinden” sözünün anlamı ise şudur: Keffaret sadece cinsel ilişkiden dolayı gerekli olur, yoksa zevk almanın türlerinden olup cinsel ilişki kapsamına giren öpmek ve dokunmak gibi şeylerden dolayı keffaret gerekmez veya cinsiyle kastedilen şey yemek ve içmek gibi orucu bozucu şeylerin cinsidir.
Bir adam Ramazan günü eşiyle cima etti ve arka arkaya iki ay keffaret orucu tuttu. Eşine de bir şey gerekir mi, gerekmez mi?
Bismillah, elhamdulillah… Bu iş kadının kendi iradesiyle ve zorlanmadan olduğu zaman ona da aynı şey gerekir. Kadın oruç tutmaktan aciz ise altmış fakiri doyurur. Bunun miktarı herbir fakir için yarım ölçektir. Fakat bu işi zorla ve şiddetli dayakla yapmışsa ona hiçbir şey yoktur. Bütün günah kocasınındır. Kocasına kolaylık gösterdiyse aynı şekilde kadına da keffaret gerekir.
Bir adam Ramazan günü hanımıyla cima ettiği zaman her ikisi için tek bir keffaret mi gerekir yoksa erkek için bir keffaret, kadın için bir keffaret mi gerekir?
Bazı alimlere göre tek bir keffaret her ikisine de yeter. Fakat sahih olan görüşe göre kadın bu işe gönüllü katıldığı zaman kocası gibi ona da keffaret gerekir. Fakat gönülsüz/zorla katıldığı zaman bu günün kazasından başka kendisine hiçbir şey gerekmez. Çünkü zorlanan kişi şu ayetten dolayı mazurdur:
“Ancak kalbi iman ile dolu olduğu halde zorlanan kişi hariç.” (Nahl, 106)
Peygambe de şöyle demiştir: “Ümmetimden yanılmanın, unutmanın ve zorlandıkları şeylerin sorumluluğu kaldırılmıştır.”
Bir adam Ramazanda aynı gün içinde hanımı ile birden fazla cima ettiği zaman bir keffaret mi gerekir yoksa birden fazla keffaret mi gerekir?
Bir adam aynı gün içinde hanımıyla iki defa cima ettiği zaman ona sadece bir keffaret gerekir. İki ayrı günde cima ettiği ve birinci günün keffaretini ödemediği zaman yine tek bir keffaret yeterlidir. Fakat mesela günün başında bir cima etmiş, onun keffaretini vermiş, daha sonra bir daha cima etmişse ikinci bir keffaret daha ödemesi gerekir.
Bir adam Ramazanda üç gün peşipeşine hanımıyla cima etmiş. Bu adama ne gerekir?
Bir kimse oruçlu iken cima yaptığı zaman büyük bir günah işlemiş olur. Bundan dolayı Allah’a tevbe etmesi ve cima yaptığı günü kaza etmesi gerekir. Bununla beraber ayrıca kendisine ağır bir keffaret de gerekir. Bunun keffareti bir köleyi özgürlüğüne kavuşturmaktır. Buna imkan bulamazsa iki ay arka arkaya oruç tutmaktır. Buna da imkan bulamazsa herbirine yarım ölçek yiyecek olmak üzere altmış fakiri doyurmaktır. Cima ettiği herbir güne karşılık günler sayısınca keffaret de katlanır.
Bir günde veya Ramazan ayında cima tekrarlandığı zaman keffaret de katlanır mı?
İmam Ahmed’in mezhebinden (Hanbeli mezhebinden) anlaşıldığına göre bir gün içinde birden fazla cima yapıldığı zaman bir tane keffaret de yeterlidir. İki ayrı günde cimalar tekrarlanırsa herbir gün için ayrı keffaret gerekir. Çünkü her gün ayrı/müstakil bir ibadettir.
Ramazanda oruç tutmaması caiz olan yolcu bir adam oruçlu iken eşiyle cima etmiş. Bu konuda ona keffaret gerekir mi?
Benim görüşüme göre oruç tutmamasını ve namazları kısaltmasını mubah kılan bir yolculuğa çıktığı zaman ona keffaret gerekmez. Çünkü bir yolcunun Ramazan günü yiyerek orucunu bozması caiz olunca cima etmesi de caiz olur. Kadın oruçlu olduğu zaman bunun için orucunu bozması caizdir. Çünkü o da yolcudur ve bu işe de zorlanmıştır. Benim görüşüme göre bunda bir günah da yoktur, keffaret de yoktur.