Kobe Bryant kimdir? Kobe Bryant Hayatı ve Biyografisi!

Kobe Bean Bryant 23 Ağustos 1978’de Philadelphia, Pennsylvania’da doğdu. Ailesi ona Japonya’da bir şehir adı olan Kobe adını verdi. Eski NBA oyuncusu Joe “Jellybean” Bryant’ın oğludur.

1984’te baba Joe, NBA kariyerini bitirdikten sonra aileyi İtalya’ya götürdü ve İtalya Ligi’nde oynadı. İtalya’da iki atletik ablası Shaya ve Sharia ile birlikte büyüyen Bryant, hem basketbolun hem de futbolun hevesli bir oyuncusu oldu. Aile 1991 yılında Philadelphia’ya döndüğünde, Bryant Merion Lisesi basketbol takımına katıldı ve dört yıl üst üste devlet şampiyonasına katıldı.

İyi notlara ve yüksek SAT puanlarına sahip olmasına rağmen, Bryant doğrudan liseden NBA’ye gitmeye karar verdi. Charlotte Hornets tarafından 1996 NBA’e alındı ve daha sonra Los Angeles Lakers’a takas edildi.

NBA Kariyer ve İstatistikleri

Lakers’la ikinci sezonunda Bryant, 1998 All-Star Game’in başlatıcısı seçildi ve NBA tarihindeki 19 yaşın en genç All-Star’ı oldu. Ayrıca Adidas, Sprite ve diğer üst sponsorlarla uzun yıllara yayılan sponsorluk anlaşmaları imzaladı. Lakers, O’Neal’ın 2004’te ayrılmasından sonra Lakers’te Bryant mükemmel bir performans gösterdi. Ocak 2006’da NBA tarihinin ikinci en yüksek tekli oyunu olan Toronto Raptors’a karşı 81 sayı attı ve o yıl ve bir sonraki skorda ligin lideri oldu.

2008’de Bryant En Değerli Oyuncu seçildi ve ekibini Boston Celtics’e kaybettikleri NBA Finallerine taşıdı. 2009 NBA Finalleri’nde Lakers, Orlando Magic’i yendi ve şampiyon oldular.  Kısa bir süre sonra Bryant, arkadaş ve müzik süperstarı Michael Jackson’ı onurlandırmak için anma törenleri düzenledi.

Bryant hem 2008 hem de 2012 ABD Olimpiyat takımında oynadı ve diğer oyuncu arakdaşları olan Kevin Durant, LeBron James ve Carmelo Anthony ile art arda altın madalya kazandı. Nisan 2013’te yırtılmış Aşil tendonu çektikten sonra Bryant bir daha istediği performansı yakalayamadı ve basketbol kariyeri bitti. Kasım 2015’te sezon sonunda emekli olacağını açıkladı.

13 Nisan 2016’da Bryant, Staples Center’da düzenlenen kariyerinin son oyununda 60 puan kazandı ve Lakers’ı Utah Jazz’a karşı maçı kazandırdı. Maçtan sonra Bryant kalabalığa konuştu. “20 yılın ne kadar hızlı geçtiğine inanamıyorum” dedi. Kobe ve NBA severler için bu maç çok duygusal bir veda oldu. Kasım 2015’te Bryant, Oyuncular Tribünü web sitesinde “Sevgili Basketbol” başlıklı bir şiirle Lakers’tan emekliye ayrıldığını duyurdu.

2017 yılında Kobe Bryant’ın hayatı kısa bir filme çekildi. Tribeca Film Festivali’nde tanıtılan film beş dakika, 20 saniyelik bir yapımdı. Oscar 2018 töreninde Bryant’ın filmi Akademi En İyi Kısa Film dalında kabul edildi.

Temmuz 2003’te Bryant, Colorado’daki 19 yaşındaki bir kadın otel çalışanına bir dizi cinsel saldırı ile suçlandı. Bryant zinadan suçlu olduğunu, ancak tecavüz suçlamasından masum olduğunu söyledi. Bryant aleyhindeki dava 2004 yılında reddedildi.

Emekli olduktan sonra hayır faaliyetleriyle de ilgilenen Kobe, Kobe & Vanessa Bryant Aile Vakfı ile sosyal kurum olan Okul Sonrası Yıldızlar ile ortaklık kurdu. Ayrıca Kobe Basketbol Akademisi adında bir yıllık yaz kampı düzenledi.

Ailesi, Eşi ve Çocukları

Bryant, Nisan 2001’de 19 yaşındaki Vanessa Laine ile evlendi. Çiftin dört kız çocuğu dünyaya geldi. Natalia Diamante, Gianna Maria-Onore, Bianka ve Capri.

Trajik Ölüm

Bryant, 26 Ocak 2020’de Los Angeles’da düşen bir Sikorsky S-76 helikopterin içindeydi. Bryant ve 13 yaşındaki kızı Gianna da dahil olmak üzere dokuz kişi öldü. Helikopter, Orange County’den California’daki Thousands Oaks’a giderken düştü.

Bryant ve kızı 7 Şubat 2020’de özel bir cenaze töreniyle defnedildiler. 24 Şubat’ta Staples Center’daki bir anma töreninde Kobe onurlandırıldı. Türk Hava Yolları’nın reklam çalışmalarında da oynayan Kobe Bryant, Galatasaray kulübünü ziyarerti ile gündme olmuştu. Galatasaray forması ile pozlar vermişti.

Michael Jordan kimdir? Michael Jordan Hayatı ve Biyografisi!

Jordan, 17 Şubat 1963’te Brooklyn, New York’ta doğdu. Wilmington, Kuzey Carolina da büyüyen Jordan, erken yaşlardan itibaren rekabetçiliği ile tanınmaktaydı. Oynadığı her oyunu kazanmak için büyük bir hırs duyan bir kişiliğe sahipti.

Jordan istikrarlı bir aile hayatıyla büyüdü. Annesi Delores, o zamandan beri birkaç kitap yazan bir banka memuru idi. Babası James, General Electric’in müdür yardımcısıydı. Jordan’ın Larry, Deloris, Roslyn ve James Jr. adında dört kardeşi vardı.

Babası James, onu beyzbol ile tanıştırdı ve evlerinin arka bahçelerinde bir basketbol sahası inşa etti. Baba James, 1993 yazında iki genç onu Charlotte’tan Kuzey Carolina’daki Wilmington’a giderken iki genç tarafındahn soyuldu ve vurularak öldürüldü. Vücudu Güney Carolina’daki McColl’daki bir bataklıkta bulunana kadar 11 gün boyunca haber alınamadı. Katil zanlısı gençler daha sonra yargılandı ve suçtan mahkum edildi ve birinci derece cinayet için ömür boyu hapis cezası aldılar.

Jordan, 1981 yılında Chapel Hill’deki Kuzey Carolina Üniversitesi’ne kaydoldu ve kısa süre sonra okulun basketbol takımının önemli üyesi oldu. UNC 1982’de NCAA I. Lig şampiyonasını kazandı ve Jordan Georgetown Üniversitesi’ni yenmek için gereken son sepeti attı. 1983 ve 1984 yıllarında NCAA Yılın Kolej Oyuncusu seçildi.

Jordan, 1984’te NBA’ye katılmak için kolejden ayrıldı. 1985 yılında Jordan, profesyonel olarak basketbol oynamaya devam ederken coğrafya lisans derecesini bitirdi.

Michael Jordan’ın Profesyonel Basketbol Kariyeri

Chicago Bulls

Jordan profesyonel basketbol kariyerine 1984 yılında Chicago Bulls’da başladı. Jordan kısa süre sonra kendini kanıtladı. İlk sezonun takımının play-off maçlarına kalmalarına yardımcı oldu ve o sezon maç başına ortalama 28,2 puan kazandı. Jordan çabaları için NBA Yılın Çaylak Ödülünü aldı ve All-Star Oyunu için seçildi.

İkinci sezonu sakatlıklarla gölgelenirken, 1986-87 sezonunda sahada yeni bir çığır açıyordu. Wilt Chamberlain’den bu yana tek bir sezonda 3.000’den fazla puan alan ilk oyuncu oldu. 1980’lerin sonunda, Chicago Bulls hızla hesaba katılması gereken bir güç haline geldi ve Jordan, takımın başarısının önemli bir parçasıydı. Bulls 1990’da Doğu Konferansı Finalleri’ne katıldı ve ertesi yıl Los Angeles Lakers’ı yenerek ilk NBA şampiyonluğunu kazandı. Jordan o zamana kadar sahadaki üstün atletizm ve liderlik yetenekleriyle tanınıyordu.

1984 yazında Jordan, Olimpiyat Oyunlarına ilk kez ABD Olimpiyat basketbol takımının bir üyesi olarak katıldı. Takım o yıl Los Angeles’ta düzenlenen maçlarda altın madalya kazandı. Jordan daha sonra Amerikan ekibinin İspanya’nın Barselona kentinde düzenlenen 1992 Olimpiyat Oyunlarında altın madalyayı getirmesine yardımcı oldu.

1992’de Chicago Bulls, ikinci NBA şampiyonluğunu kazanmak için Portland Trail Blazers’ı yendi. Takım ertesi yıl basketbol dünyasındaki üçüncü şampiyonluğunu aldı. Michael Jordan bu dönemde beyzbol kariyerine başladı ve baskete ara verdi. Ünlü bir basketbolcuyken aynı zamanda ünlü bir beyzbol oyuncusu oldu. Jordan Birmingham Barons’da bir dış saha oyuncusu olarak beyzbol oynadı. Jordan Mart 1995’te Chicago Bulls için basketbol sahasına geri döndü.

1999’da basketboldan ikinci kez emekli olduktan sonra, Jordan Washington Wizards’a 2000 yılında bir bölüm sahibi ve basketbol operasyonlarının başkanı olarak katıldı. 2003’te emekli olmadan önce iki mevsim Büyücüler için oynadı.

Eski Barons yöneticisi Terry Francona, “Her şeye sahipti. Yetenek, iş ahlakı. Yaptığımız işlere her zaman çok saygılıydı ve takım arkadaşlarına saygılıydı.” Açıklamasıyla aslında Jordan’ın karakterini ve sprorculuğunu özetlemiş oluyordu.

Basketboldaki kariyerinin dışında, Jordan bir dizi karlı iş ve ticari girişime katıldı. Karlı Nike ortaklığı ve Charlotte Hornets’in mülkiyeti arasında Forbes, Jordan’ın 2018’de net değerinin 1 milyar doların üzerinde olduğunu yazdı.

Michael Jordan ve Nike

Jordan, Nike ile ilk anlaşmasını 1984’te imzaladı ve şu anda Nike Inc. yönetim kurulunda görev yapıyor. Nike imzalı Air Jordan basketbol spor ayakkabılarını 1985’te piyasaya sürdü. Nike ilk sözleşmesinde Jordan’a telif ücretlerinde yüzde 25 cömert bir hediye verdi. Air Jordan hızla çok popüler oldu ve ilk üretimin ardından 30 yıldan fazla bir süre geçmesine rağmen hazır giyim üreticisi için en çok satan olmaya devam ediyor.

Jordan yıllar boyunca Hanes, Upper Deck, Gatorade, Coca-Cola, McDonald’s, Chevrolet ve Wheaties gibi markalarla bir dizi başka ticari anlaşmalar imzaladı.

Jordan bir dönem oyunculuğa başladı ve aktörlük yaptı. Amerikan halkı tarafından beğenilen başarılı filmlere imzasını attı.

1998 yılında Jordan, Michael Jordan’ın The Steak House N.Y.C.’nin sahibi olarak restoran işine başladı. Jordan’ün zevklerini ve stilini yansıtacak şekilde tasarlanan bu tipik et lokantası, 2018’in sonlarına doğru kapanmadan önce Grand Central Terminali’nde 7.000 metre kare alana sahip büyük bir restorandı. Jordan ayrıca Chicago’da Uncasville, Connecticut’taki Mohegan Sun kumarhanesinde restoranlar açtı.

Ödüller

Jordan ilk En Değerli Oyuncu Ödülünü 1988’de NBA’den aldı – 1991, 1992, 1996 ve 1998’de dört kez daha bu ödülü kazandı. 2009 yılının Nisan ayında Jordan, basketbolun en büyük ödüllerinden birini aldı: Naismith Memorial Basketbol Onur Listesi’ne girdi. İndüksiyon törenine katılmak Jordan için acı bir olaydı çünkü etkinlikte olmak “basketbol kariyeriniz tamamen bitti” anlamına geliyordu.

2016 yılında Jordan’e Başkan Barack Obama tarafından Cumhurbaşkanlığı Özgürlük Madalyası verildi.

Jordan’ın Ailesi, Eşleri ve Çocuklar

1989’da Jordan Juanita Vanoy ile evlendi. Çiftin Jeffrey, Marcus ve Jasmine adında üç çocuğu vardı. 17 yıllık evlilikten sonra Aralık 2006’da boşandılar. 27 Nisan 2013’te Jordan, Palm Beach, Florida’da 35 yaşındaki Küba asıllı Amerikalı model Yvette Prieto ile evlendi. Şubat 2014’te ikiz kızları Victoria ve Ysabel doğdu.

Jordan ve Juanita’nın iki oğlu Jeffrey ve Marcus, üniversitede basketbol oynadılar ve NBA’ye gitmeyi hayal ettiler.

Bu yazı Amerikan tarihçisi Umut Güner tarafından kaleme alınmıştır.

Muhammed Ali kimdir? Muhammed Ali hayatı ve biyografisi!

Ali, 17 Ocak 1942’de Kentucky, Louisville’de doğdu. Doğduğunda tam adı Cassius Marcellus Clay Jr. Genç yaşlarından itibaren ırkçılıkla karşılaştı, zor bir çocukluk geçirdi. Bu durum onun karakterini hırslı, tutkulu olarak şekllendirdi. Clay, 12 yaşındayken tuhaf bir kaderle boks yapma yeteneğini keşfetti. Bisikleti çalınan Clay, hırsızın yakalnmasından sonra polis memuru Joe Martin’e hırsızı dövmek istediğini söyledi.

Polis memuru Martin polis olmasının yanı sıra, yerel bir spor salonunda genç boksörler yetiştiren bir sporcuydu. Clay belkide kaderini çizecek olan birisiyle tanışmıştı. Polis memuru Martin Clay’a “O zaman, insanlara meydan okumaya başlamadan önce nasıl savaşacağını öğrensen iyi olur.” demişti.

Clay, nasıl korunacağını ve savaşılacağını öğrenmek için Martin ile çalışmaya başladı ve böylece boks kariyerine başlamış oldu. 1954’teki ilk amatör maçında aynı zamanda ilk galibiyetini aldı. Clay daha sonra hafif ağır siklet sınıfındaki acemiler için olan 1956 Altın Eldiven turnuvasını kazandı. Üç yıl sonra, Şampiyonlar Ulusal Altın Eldiven Turnuvasını ve Amatör Atletik Birliği’nin hafif ağır siklet bölümü için mücadele etti ve ulusal ünvanını aldı.

1960 yılında Clay, ABD Olimpiyat boks takımına katıldı ve rekabet etmek için İtalya’nın Roma kentine gitti. İki metre boyundaki Clay, olimpiyatlarda heybetli bir figürdü Bu olimpiyatlarda hızlı boks anlayışı ve ayak vuruşları ile popüler oldu. İlk üç maçını kazanan Clay, hafif ağır Olimpiyat altın madalyasını kazanmak için Polonya’dan Zbigniew Pietrzkowski’yi yendi. Böylelikle ilk olimpiyat başarını elde etmiş oldu.

Clay olimpik zaferinden sonra bir Amerikan kahramanı olarak karşılandı. Kısa süre sonra Louisville Sponsorluk Grubunun desteğiyle profesyonelleşti ve ringdeki tüm rakipleri ezmeye devam etti.

İslamiyet İle Tanışma

Clay, siyahi Müslüman grup olan Nation of Islam’a 1964’te katıldı. İlk başta, Muhammed Ali ismini almadan önce kendine Cassius X adını verdi. Boksör sonunda 1970’lerde  Ali, Vietnam Savaşı’na açık sözleriyle karşı çıktı ve kamuoyunda savaşa karşı mücadele başlattı. Nisan 1967’de askere alınan Ali, müslüman inancının böyle bir savaşta savaşmayı reddettiği gerekeçesi ile Amerika askeri için savaşmayı kabul etmedi. Vatan suçu işlediği için tutuklandı ve dünya şampiyonu ünvanı elinden alındı, boks lisansı iptal edildi. Dünyada büyük bir üne kavuşmuş ABD’li boksötün İslamiyet ile tanışması yeryüzündeki bütün müslümanlar tarafından sevinçle karşılanmıştı. Müslüman topluluklar Ali’nin başarıları ile gururlanıyor ve büyük bir sevinç duyuyorlardı. Ali bu dönemde ezilen müslüman halkların bir umudu, kahramanı olmuştu. Ali ünlü müslüman aktivist Malcolm X ile araları bozulana kadar çok yakın ilişki içerisinde oldu.

ABD Adalet Bakanlığı, vicdani retçi Ali’ye karşı yasal bir dava açtı. Seçici Hizmet yasalarını ihlal etmekten suçlu bulundu ve Haziran 1967’de beş yıl hapse mahkum edildi, ancak mahkumiyetini temyiz ederek serbest kaldı. Bu süre zarfında profesyonel olarak bokstan uzak kalan Ali, atletik kariyerinin üç yılını kaçırdı. Ali 1970 yılında Jerry Quarry karşısında bir galibiyetle ringlere döndü ve ABD Yüksek Mahkemesi nihayet Haziran 1971’de mahkumiyeti bozdu.

Muhammed Ali’nin Rekoru

Ali, 1981’de 39 yaşındayken bokstan emekli olmadan önce 56 galibiyet, beş kayıp ve 37 nakavt kariyerine sahipti. Ali bu galibiyetleriyle boks tarihinde rekor kırmıştı. Sık sık kendisine “En büyük” diye atıfta bulunan Ali, kendini övmekten çekinmiyordu. Maçlardan önce ringe çıkmadan yaptığı açıklamaları ile dikkatleri üzerine çekmekteydi. En meşhur sözlerinden biri gazetecilere söylediği “kelebek gibi süzülüp, arı gibi sokarım” sözüydü.

Muhammed Ali başta Sonny Liston, Joe Frazier, Ken Norton, George Foreman, Leon Spinks, Larry Holmes gibi Amerikalı diğer ünlü boksörler ile maçlar yaptı. Bu dövüşlerinde yenilgileri de galibiyetleri de oldu.

Ali’nin Ailesi, Eşi ve Çocukları

Ali, dört kez evlendi ve evlilik dışında babalık yaptığı iki çocuk da dahil olmak üzere dokuz çocuğu vardı. İlk karısı Sonji Roi ile 1964’te evlendi. İlk eşi, İslam Milleti’nin kıyafet ve geleneklerini benimsemeyi reddettiği için bir yıl sonra boşandılar. Ali, 1967’de ikinci karısı 17 yaşındaki Belinda Boyd ile evlendi. Boyd ve Ali çiftinin dört çocuğu vardı: 1969 doğumlu Maryum; 1970 yılında doğan Jamillah ve Liban; ve Muhammed Ali Jr., Muhammed Ali ikinci eşi Boyd’dan 1976’da boşandı. Ali üçüncü eşi Veronica Porche ile olan evliliğinden de iki kızı oldu. Porche ve Ali 1986’da boşandı.

Ali 1986 yılında dördüncü ve son eşi olan Yolanda ile evlendi. Lonnie ile Ali aynı mahalleden arkadaşlardı ve beraber büyümüşlerdi. Anneleri birbirlerini tanıyordu ve iyi arkadaştı. Ali ve Lonnie çifti ölene kadar evli kaldılar ve Asaad adında bir çocukları oldu.

Parkinson Teşhisi

Ali 1984 yılında dejeneratif nörolojik bir durum olan Parkinson hastalığı olduğunu açıkladı. Parkinson’un ilerlemesine rağmen Ali kamu yaşamında aktif kaldı. Ali, Phoenix, Arizona’daki Muhammad Ali Parkinson Merkezi kurdu ve para topladı. Barack Obama’nın göreve başladığı Ocak 2009’da ilk Afro-Amerikan başkanının seçilmesini kutladı.

Ali’nin Hayırseverlik Faaliyetleri

Ali emekli olduktan sonra zamanının çoğunu hayırseverliğe adadı. Make-A-Wish Vakfı’nı destekledi. 1996’da, spor tarihinde duygusal bir an olan Atlanta’daki Yaz Olimpiyat Oyunlarında Olimpiyat meşalesini yaktı. Ali, ihtiyaç sahiplerine yardım etmek için Meksika ve Fas dahil olmak üzere birçok ülkeye seyahat etti. 1998 yılında, gelişmekte olan ülkelerdeki çalışmaları nedeniyle Birleşmiş Milletler Barış Elçisi seçildi. Ali, 2005 yılında Kentucky’deki Louisville kentinde Muhammed Ali Merkezi’ni açtı. Bu merkezin açılışı ile ilgili şu açıklamayı yaptı: “Bana verilen yeteneği geliştirmek için çok çalışan sıradan bir adamım” dedi. “Pek çok hayranım başarılarımı kabul etmek için bir müze inşa etmek istedi. Hatıralarımı barındırmak için bir binadan daha fazlasını istedim. İnsanlara seçtikleri her şeyde olabilecekleri en iyi olmaları için ilham verecek bir yer olsun istedim ve cesaretlendirmek istedim.

Ali, 3 Haziran 2016’da Phoenix, Arizona’da solunum sorunu yaşadığı için hastaneye kaldırıldıktan sonra öldü. Vefat ettiğinde 74 yaşındaydı. Boks efsanesi Parkinson hastalığı ve spinal stenozdan muzdaripti. 2015’in başlarında, atlet zatürree de geçirmişti.

Kentucky’nin Louisville kentinin bir mahallesine Ali adı verildi. Muhammed Ali’nin vefatından sonra düzenlenen üçgünlük törenlerde “Benim Ali” halk sanatları, eğlence ve eğitim festivali, bir İslami dua programı ve bir anma töreni yapıldı. Anma töreninden önce cenaze alayı, Louisville’de, Ali’nin çocukluk evinden, lisesinden, ilk boks eğitimini aldığı spor salonundan on binlerce hayranı tarafından çiçeklerle uğurlandı.

Şampiyonun anma töreni, 20.000’e yakın kişinin katıldığı KFC Yum Center arenasında yapıldı. Konuşmacılar arasında çeşitli inançlardan dini liderler, Malcolm X’in en büyük kızı Attallah Shabazz, yayıncı Bryant Gumbel, eski Başkan Bill Clinton, komedyen Billy Crystal, Ali’nin kızları Maryum ve Rasheda ve dul eşi Lonnie yer aldı.

Eski eşi Lonnie, “Muhammed Ali’nin ırkçılık dolayısı ile çok acı çektiğini ve aslında hayatında olmak istediği insan dışında bir insan olmak zorunda kaldığını ifade etti. Hayattaki seçimlerinde asla özgür olamadığını söyledi.”

Rasheda Ali babasına son söz olarak “Acı çekmeden cennette yaşayabilir misin. Artık yaratıcınla birlikte olmakta özgürsün. Seni çok seviyoruz Baba. Tekrar buluşana kadar kelebek gibi uç. ” dedi. Ali, Louisville’deki Cave Hill Ulusal Mezarlığı’na gömüldü.

Ali’nin bir efsane olarak ölümü, ölümünden sonra bile büyümeye devam ediyor. Sadece olağanüstü atletik yetenekleri için değil, statükoya meydan okuma cesareti nedeniyle de her zaman sayıg duyuluyor.

Bu yazı Amerikan tarihçisi Umut Güner tarafından kaleme alınmıştır.

Mike Tyson kimdir? Mike Tyson Hayatı ve Biyografisi!

“Mike Tyson, 1986 yılında 20 yaşında dünyanın en genç ağır boks şampiyonu oldu. 1990 yılında unvanını kaybetti ve daha sonra tecavüz suçlamasıyla üç yıl hapis yattı. Daha sonra 1997’de bir rövanş sırasında Evander Holyfield’ın kulağını ısırmakla daha fazla ün kazandı.”

Doğumu, Ailesi ve Çocukluğu

Michael Gerard Tyson 30 Haziran 1966’da Brooklyn, New York’ta Jimmy Kirkpatrick ve Lorna Tyson çiftinin çocukları olarak doğdu. Michael iki yaşındayken babası aileyi terk etti. Anne Lorna, Michael ve iki kardeşi Rodney ve Denise’e bakmak zorunda kaldı. Mali olarak zorluklar yaşayan ve mücadele eden Tyson ailesi, suç oranı yüksek olan Brownsville, Brooklyn’e taşındı. Tyson küçük ve zayıf bir çocuktu, bu nedenle sıksık eziliyor ve zorbalığa maruz kalıyordu. Tyson ezik ve hor görülen durumdan kurtulmak için kendini dövüş konusunda geliştirmeye başladı. Kendi sokak dövüş tarzını yarattı. Bu yıllar Jolly Stompers olarak bilinen bir çeteyi kuranlardan biri oldu. Çete yaşlı insanların evlerini soyuyordu. Tyson o zamanlar sadece 11 yaşındaydı.

Faaliyetleri nedeniyle sık sık polisle sıkıntı yaşadı ve 13 yaşına geldiğinde 30’dan fazla kez tutuklanmıştı ve suç dosyası vardı. Tyson New York’taki bir reform okulu olan Tryon Boys for School’a devam etti. Tryon’da Tyson, amatör bir boks şampiyonu olan danışman Bob Stewart ile tanıştı. Tyson, Stewart’tan yumruklarını nasıl kullanacağını öğretmesini istedi. Stewart, Mike’ın beladan uzak durması ve okulda daha fazla çalışması şartıyla isteğini kabul etti. Daha önce öğrenme özürlü olarak sınıflandırılan Mike, okuma becerilerini birkaç ay içinde yedinci seviyeye yükseltmeyi başardı. Ayrıca, boksta yapabileceği her şeyi öğrenmeye karar verdi.

1980’de Stewart, Tyson’a bildiği her şeyi öğrettiğini düşünüyordu. Catskill, New York’ta bir spor salonu olan efsanevi boks yöneticisi Constantine “Cus” D’Amato’ya Mike’ı tanıttı. D’Amato, gelecek vaat eden boksör gençlere ilgi duymaktaydı. Floyd Patterson ve Jose Torres de dahil olmak üzere birçok başarılı boksörün kariyerini sağlamıştı. Mike Tyson’a “Eğer burada kalmak istiyorsanız, bir gün dünya ağır siklet şampiyonu olmalısın” dedi.

D’Amato ve Tyson arasındaki ilişki profesyonel bir eğitmen ve boksörden daha fazlaydı aynı zamanda baba ve oğul gibiydiler. D’Amato, Tyson’ı kanatları altına aldı ve 14 yaşındaki çocuk Tyson Eylül 1980’de D’Amato’nun tam zamanlı gözaltına girdi. D’Amato, genç sporcu için sıkı bir eğitim programı hazırladı. Mike bu süreçte gündüz Catskill Lisesine gidiyor ve her akşam ringde antrenman yapıyordu.

Ancak Mike Tyson bu dönemde uyuşturucu bataklığına düşmüştü. Çok ciddi sağlık ve güç kayıpları yaşadı. Röportajlarında birkaç kez ölümden döndüğünü açıklamıştı. Tyson’un madde bağımlılığından kurtulması çok güç oldu.

Tyson bu dönemde zor günler geçirdi. O yıl, Tyson’ın annesi kanserden öldü. Daha sonra gazetecilere verdiği demeçte, “Annemi benimle hiç mutlu görmedim ve yaptıklarımdan dolayı benimle hiç bir zaman gurur duyduğunu görmedim. Onu hep acı çekerken gördüm” açıklamasını yapmıştı.

Tyson’ın hayatı oldukça kötü bir seyir izliyordu. Düzensiz, sıklıkla şiddet içeren davranışları nedeniyle Catskill High’dan kovuldu. D’Amato, savaşçısının profesyonelleşmesinin zamanı geldiğine karar verdi. Eğitmen, genç adamın 21. doğum gününden önce Tyson’ın ağır siklet şampiyonasının kırılmasına ve Floyd Floyd tarafından belirlenen rekorun kırılmasına neden olacak bir oyun planı tasarladı.

6 Mart 1985’te Tyson, New York Albany’de Hector Mercedes’e karşı profesyonel çıkış yaptı. Tyson’ın gücü, hızlı yumrukları ve kayda değer savunma yetenekleri, genellikle rakiplerini korkuttu. Mike’nin dövüş sistemi ona “Demir Mike” lakabını kazandırdı.

Tyson için başarılı bir yıl oldu, ancak trajediler hala hayatında varlık gösteriyordu. 4 Kasım 1985’te D’Amato zatürreden öldü. Tyson babası olarak gördüğü adamın ölümüyle sarsıldı. Boks eğitmeni Kevin Rooney, D’Amato’nun koçluk görevlerini üstlendi ve iki haftadan az bir süre sonra Tyson, D’Amato’nun onun için ortaya koyduğu yolda eğitmeye devam etti.

1986’ya gelindiğinde, Tyson 20 yaşında 22-0 rekoru kırdı, 21 maç nakavtla kazandı. 22 Kasım 1986’da Tyson nihayet hedefine ulaştı: Dünya Boks Konseyi ağır siklet şampiyonası için Trevor Berbick’e karşı ilk şampiyonluğunu verdi. Tyson unvanı ikinci turda bir eleme ile kazandı. Patterson’un rekorunu kırdı ve tarihin en genç ağır siklet boks şampiyonu oldu. Ağustos’ta Tony Tucker’dan Uluslararası Boks Federasyonu unvanını kazandığında üç büyük boks kemerinin tümüne sahip olan ilk ağır siklet oldu.

Robin Givens ile Evliliği ve Zor Yıllar

Tyson’ın boks şampiyonluğu ve boksta çocukluktan yükselişi onu her zaman medyanın gözü önüne taşımıştı. Ani şöhretle tanışan Tyson, parti yapmaya ve çeşitli Hollywood yıldızlarıyla eğlenmeye başlamıştı. 80’lerde Tyson, televizyon oyuncusu Robin Givens’den hoşlanmaya başlamıştı ve çift çıkmaya başladı. İkili 7 Şubat 1988’de Givens ve New York’ta evlendi.

Ancak Tyson’ın boks oyununda ve tekniğinde düşüşler meydana gelmeye başladı. Bir zamanlar karmaşık saldırı ve savunma hareketleriyle tanınan Tyson, artık maçlarını bitirmek için sürekli olarak tek yumrukla nakavt hareketine güveniyor gibiydi. Boksör gelen başarısızlıklardan doalyı antrenörü Rooney’yi suçladı ve 1988’in ortalarında onu kovdu.

Mike’nin boks hayatı düşüşe devam ederken Givens’le olan evliliği de düşüşteydi, sorunlar yaşamaya başlamışlardı. 1988 yılında eşler arasında kavgalar gündeme gelmeye başladı. Aynı yıl Tyson evdeki mobilyaları pencereden dışarı atmaya ve Givens ile annesini evden kovmaya çalışırken polis tarafından durduruldu.

Tyson’ın bu süre zarfındaki davranışı giderek daha şiddetli ve düzensiz hale geldi. Ağustos 1988’de profesyonel boksör Mitch Green ile sabah saat 4’te sokakta kavga ettikten sonra sağ elinde kemik kırığı oldu. Ertesi ay Tyson, BMW’sini D’Amato’nun evindeki bir ağaca sürdükten sonra bilinçsizce kaza yaptı. Tbu kazanın bir intihar girişimi olarak medyada gündeme geldi. 14 Şubat 1989’da, Tyson’ın Givens ile ayrılması resmi hale geldi.

Hapis ve İslam’la Tanışma

1991 yılının Temmuz ayında Tyson, Miss Black American yarışmacısı Desiree Washington’a tecavüz etmekle suçlandı. 26 Mart 1992’de, neredeyse bir yıl süren yargılamalardan sonra Tyson tecavüz ve cinsel sapkınlık davranışından dolayı suçlu bulundu. Indiana eyalet yasaları nedeniyle Tyson’a altı yıl hapis cezası verildi. Tyson cezaevinde kötü bir ün yakaladı. Saldırgan tutumu ve öfkeli tavırları ile dikkat çekti. Bu dönemde bir gardiyanı tehdit etmek suçundan cezasına 15 gün daha eklendi. Aynı yıl Tyson’ın babası öldü. Boksör cenazeye katılmak için izin istemedi. Tyson hapis hayatının ilerleyen dönemlerinde değişmeye başladı ve eski kötü hal ve tavırlarını geride bıraktı. Mike bu dönemde tamamen arınarak İslam’a döndü ve Malik Abdul Aziz adını aldı.

Don King Davası, Lewis Dövüşü ve Emeklilik

Tyson bir kez daha mahkemeye çıktı, bu kez 1998’de davacı olarak. 5 Mart 1998’de Tyson, New York’taki ABD Bölge Mahkemesinde Don King’e karşı 100 milyon dolarlık bir dava açtı ve kendisini milyonlarca dolardan aldattığını ileri sürdü. Tyson, boks lisansını eski haline getirmek için de uzun süren mücadeleler içerisine girdi. Ekim 1998’de, Tyson’ın boks lisansı eski haline getirildi. Sonraki birkaç yıl daha fazla fiziksel saldırı, cinsel taciz ve kamu olayı suçlamasıyla gölgelendi. 2000 yılı başlarında Tyson’ın esrar içtiği tespit edildi ve rakipleri bu durumu Tyson’un aleyhine kullanmak için girişimlerde bulundu.

Mike Tyson son büyük maçlarından birini 2002 yılında WBC, IBF ve IBO şampiyonu Lennox Lewis ile yaptı. Maçtan önce iki rakip çok fazla gündeme geldi. Medyada sürekli olarak birbirlerine hakaretler ve küfürler içeren saldırılarda bulunuyorlardı. Haziran ayında yapılan büyük karşılaşmayı Tyson kaybetti. 2003 ve 2005 yıllarında birkaç maç daha kaybettikten sonra Tyson emekli olduğunu açıkladı.

Mike Tyson emekli olduktan sonra sinema ve televiyon sektörüne yöneldi. Bu süreçte birçok show programı, tv dizileri ve filmlerde rol aldı.

Sonraki Evlilikler ve İflas

Tyson da bu zaman zarfında kişisel hayatında sorunlar yaşamaya devamm etti. Altı yıllık evlilikten sonra, ikinci eşi Monica Turner, aldatma nedeniyle 2003 yılında boşanma davası açtı. Aynı yıl Tyson, fahiş harcamaları, çok sayıda davası ve kötü yatırımları sonrası iflas başvurusunda bulundu. Mike Tyson’ın hayatı bu dönemden sonra gittikçe daha da kötü bir hal aldı. Birçok kez suçakarıştı, alkollü araç kullanıp kazalar yaptı.

2009 yılında Tyson’ın dört yaşındaki kızı Exodus, annesinin Phoenix’te bulunan evinde bir koşu bandı kablosuna dolanarak kaza sonucu boğularak öldü. Trajedi, Tyson’ın sıkıntılı yaşamında bir başka karanlık dönemi daha getirdi.

2009 yılında Tyson üçüncü kez evlendi, Lakiha ve Tyson çiftinin iki çocuğu oldu, kızı Milan ve oğlu Fas.

Tyson son evliliğinden olan çocuklarının dışında bazıları gayrı meşru evliliklerden olan bilinen yedi çocuğu vardır. Bu çocuklar, Gena, Rayna, Amir, D’Amato Kilrain, Mikey Lorna, Miguel Leon ve Exodus’dır. Kariyerinin zirvesinde Tyson 300 milyon dolar değerine kadar ulaşmıştı. Ancak Mike Tyson’un bu serveti yaşadığı sıkıntılar ve sorunlar nedeniyle kısa zamanda eridi.

Bu yazı Amerikan tarihçisi Umut Güner tarafından kaleme alınmıştır.

Tiger Woods kimdir? Tiger Woods Hayatı ve Biyografisi!

“Tiger Woods, 1997’de ABD Ustaları Golf Turnuvası’nı kazanan en genç ve ilk Afro-Amerikan profesyonel golfçüdür. Tüm zamanların en başarılı golf oyuncusu olarak kabul edilmektedir.”

Tiger Woods olarak bilinen Eldrick Tont Woods, 30 Aralık 1975’te bir Afrikalı-Amerikalı Ordu subayı bir babanın ve bir Tayland’lı annenin tek çocuğu olarak California, Cypress’de doğdu. Woods bir çocukken, babası ona aynı takma adı olan bir asker arkadaşının onuruna “Tiger – Kaplan” demeye başladı.

Woods küçük yaşlarından itibaren golf oynamayı öğrendi. Babası Earl, öğretmeni ve akıl hocası olarak Woods’a yardımcı oldu. Sekiz yaşındayken Woods, Good Morning America gibi televizyon şovlarına çıkarak golf becerilerini göstererek popüler oldu.

Woods, liseden sonra Stanford Üniversitesi’nde devam etti ve 1996’da profosyonel olmadan önce bir dizi amatör ABD golf unvanı kazandı, gelecek vaat eden bir oyuncu oldu. 1997’de Augusta’da 21 yaşında ABD Masterları Turnuvası’nı 270 rekor puanı ile kazandıktan sonra ülkede çok popüler oldu. Turnuvayı kazanan en genç oyuncu ve bu başarıyı sağlayan ilk Afrikalı-Amerikalı oldu.

Woods, daha sonraki oyun ve turnuvalarda, British Open’daki ilk görünüşünde 64’lük kurs rekorunu kırdı. Sonraki birkaç yıl, dört ABD PGA unvanı, üç ABD Açık galibiyeti, üç Açık Şampiyonluk galibi ve üç ABD Usta galibiyeti de dahil olmak üzere birçok başarıya imza attı.

Woods, 2004 yılında İsveçli model Elin Nordegren ile evlendi. Çiftin Sam Alexis ve Charlie Axel adına iki çocuğu oldu.

Tiger başarılı golf kariyerini devam ettirdi. 2005’te altı şampiyonluk kazandı ve dokuz yıl içinde yedinci kez PGA Yılın Oyuncusu seçildi.

Woods, 2006’da babasının prostat kanseri nedeniyle kaybettikten sonra zor günler geçirdi, ve büyük bir destekçisini kaybetti. Woods o sırada web sitesinde “Babam en iyi arkadaşım ve en büyük rol modelimdi ve onu derinden özleyeceğim” notunu düştü.

Gelecek sezon kişisel ve profesyonel olarak birçok galibiyetle kazanmaya devam etti. Karısı, 18 Haziran 2007’de çiftin ilk çocuğu Sam Alexis Woods’u doğurdu. Tiger kızı için, Ağustos 2007’de Dünya Golf Şampiyonası ve PGA Şampiyonasını kazandı.

Ertesi ay, BMW Şampiyonası ve Tur Şampiyonası’nda en üst sırada yer alan Woods’un kazançlı maçları sürmeye devam etti. PGA Tour’daki diğer katılımcılar tarafından Yılın Oyuncusu seçildi ve sekizinci Arnold Palmer Ödülünü kazandı.

Woods yeni sezonda ciddi bir sakatlık geçirdi. Sol dizinde rekonstrüktif cerrahi gerekiyordu. Ayrıca ABD Açık turnuvasından iki hafta önce sol tibiada kırık geçirdiğini ve doktorları iyileşmesi için altı hafta dinlenmesi gerektiğini söyledi.

Woods ve eşi 2 Eylül 2008’de ikinci çocuklarını kışın sonunda beklediklerini açıkladılar. Tiger, “Elin harika hissediyor ve ikimiz de çok heyecanlıyız,” dedi Woods web sitesinde. “Yaralanmam hayal kırıklığı yaratıyor ve sinir bozucu olsa da, Sam’in büyümesini izlemek için bana imkan tanıdı. Size bir baba olmanın ve onunla ve Elin’le zaman geçirmenin ne kadar ödüllendirici olduğunu asla anlatamam.” açıklamasını yaptı. Çiftin 8 Şubat 2009’da erkek çocukları Charlie Axel Woods doğdu.

25 Şubat 2009’da Woods, Arizona Tucson’daki Accenture Match Play Şampiyonasında yeşil sahalara döndü. Woods, Güney Afrikalı golfçü Tim Clark’a karşı oynadı, sakatlığından bu yana ilk turnuvasında 4’e 2 kaybetti. 2009 yılının Haziran ayında Woods ABD Açık Turnuvası’nda tekrar yarıştı. Woods’un geri dönüşü umduğu kadar uğurlu olmasa da, dünya golf sıralamasında 1 numara olarak kaldı ve genel olarak ilk 10’da lider olmaya devam etti. Ancak Yang Yong-eun’a PGA unvanını kaybettikten sonra Woods, yılı büyük bir galibiyet olmadan bitirdi.

Yeşil sahalar üzerindeki başarılı hayatı kaybolmuş olan Tiger’ın, evlilik hayatı da sıkıntılı bir seyir izlemekteydi. Kasım ayı sonlarında, Woods ve gece kulübü yöneticisi Rachel Uchitel arasındaki bir ilişki olduğu ile ilgili dedikodular çıktı. Her iki taraf da fotoğrafları çıkmasına rağmen ilişkiyi reddetti.

Ünlü golfçünün aile hayatı, metres hayatı ve günlük yaşamı problemlerle devam etmekteydi. Dünyaca ünlü golfçü skandallar ile medyayada sürekli yer alıyordu. Araba kazaları başt aolmak üzere bir dizi ciddi sorunlar yaşadı.

Bu dönemde Tiger Woods’un eşi dışında başka kadınlarla ilişkileri sürekli gündeme gelmeye devam etti. Basın tarafından çok fazla sıkıştırıldı, metres hayatı ile ilgili sürekli magazin gündeminde yer aldı.

11 Aralık 2009’da Woods hayranlardan özür diledi ve eşine karşı bu sefer sadakatsizliği kabul etti. Ailesine daha fazla vakit ayırmak istediğini ve durumu kurtarabileceğini açıkladı. Bu nedenle golften bu dönemde çekildi. Nike, Tag Heuer ve EA Sports gibi diğer şirketler Woods’un yanında olmaya, onda sponsor ve destek olmaya devam ettiler.

Woods, 2010 yılının Nisan ayında golf e geri döndü, ancak oyununun zirvesinde değildi. Quail Hollow Şampiyonası’ndaki kesintiyi kaçırdıktan sonra, Woods dördüncü turda boyun yaralanması nedeniyle Oyuncu Şampiyonasından çekildi. Woods, dört hafta sonra Memorial Turnuvasında golfe döndü ancak 2002’den bu yana turnuvadaki en kötü performansını sergiledi. 2010 ABD Açık’ta Woods dördüncü sırada bitirdi.

Woods’un kişisel hayatı da olası bir boşanma anlaşması haberinin medya organlarına düşmesiyle tekrardan kötüye gitmeye başladı. Söylentilere göre eşi Woods’un servetinin ve mallarının birçoğunu elde etti.

Mart 2013’te, 37 yaşındaki Woods, medya kuruluşlarına Minnesota’dan profesyonel bir alp kayak yarışçısı ve dört kez Dünya Kupası şampiyonu olan 28 yaşındaki Lindsey Vonn ile çıktığını ilan etti. 2013 sezonu Woods için muzaffer bir sezondu. Arnold Palmer Invitational, Farmers Insurance Open ve Players Championship dahil olmak üzere beş turnuva kazandı ve 11. kez Yılın PGA Tur Oyuncusu seçildi.

Golf efsanesi profesyonel ve kişisel yaşamında iniş ve çıkışlar yaşamaya devam etti. Takip eden yıllarda sırt yaralanmaları yaşadı ve Nisan 2017’de dördüncü sırt ameliyatına girdi. Bir ay sonra polis, Woods’un arabasında fren lambaları yanar halde uyuyakalmış bir halde yakaladı. Madde etkisi altında sürüş şüphesi nedeniyle tutuklandı, ancak bir alkol testi sisteminde alkol belirtisi göstermedi. Woods yaptığı açıklamada “reçeteli ilaç içtiğini ve bu ilacın beklenmedik bir tepki verdiğini” söyledi. “Kalbimle ailem, arkadaşlarım ve hayranlarımdan özür dilemek istiyorum” dedi. Haziran 2017’de Woods’un ağrı ve uyku bozukluğu için ilaç alımını yönetmek için profesyonel yardım almak üzere bir kliniğe başvurduğu bildirildi.

14 Nisan 2019’da Woods, yaklaşık 11 yılda ilk büyük şampiyonası için Masters’ta 70’in altında bir final turunu 2’nin altında tamamladı. Ustalarda beşinci galibiyeti ve kariyerinin 15. büyük unvanı aldı. 6 Mayıs’ta Woods, Donald Trump’tan Cumhurbaşkanlığı Özgürlük Madalyası’nı aldı.

Türkiye’ye de gelen Tiger Words, Boğaziçi Köprüsü’nde kıtalar arası golf atışı yaparak tarihe geçti. Bütün dünya bu ana tanıklık etti.

Amerikan tarihçisi Umut Güner tarafından yazılmıştır.

Adana Demirspor

1940 yılında, 2. Dünya Savaşı’nın yaşandığı zamanlarda, silah altında bulunan askerlerin dışında kalan gençleri, sivil savunma ve spora yöneltmek amacıyla ‘Sivill Savunma Mükellefiyeti’ adı altında çıkan kanun sonucunda ‘Kamu ve Özel Sektörde 500 Kişiden Fazla Eleman Çalıştıran Kuruluşların Spor Kulübü Kurmaları Mecburiyeti’ neticesinde, 21 Aralık 1940 tarihinde, o zamanın Devlet Demiryolları 6. İşletme Müdürü Eşref Demirağ tarafından Adana Demirspor Kulübü kurulmuş, resmi tescilini bir hafta sonra 28 Aralık 1940 tarihinde almıştır.

BRANŞLAR

Adana Demİrspor Kulübü’nün ilk faalıyet gösterdiği branşlar Atletizm, Bisiklet, Güreş, Yüzme, Sutopu ve Futbol’dur. Daha sonra bu branşlara Basketbol ve Voleybol dalları da eklenmiştir.

ATLETİZM

1940-1952 yılları arasında mahalli olarak bölgesel faaliyet gösteren Atletizm branşı, 1953-1954 sezonunda en parlak dönemini yaşamıştır. O dönemde Yıldıray Pagda, Atilla Binöz, Yavuz Pagda, Turgay Renklıkurt Adana Demırspor Atletizm Takımının ismini Türkıye’ye duyurmuştur. Yıllarca ferdi ve takım halinde şampiyonluklar kazanan takım, yüksek öğrenim görmelerı dolayısıyla Adana’dan ayrılmış; faaliyetler 1980 yılına kadar duraklama devrine girmiştir. 1980 yılından sonra, Bölge Atletızm Antrenörü Hasan Tekin Adana Demirspor’da kuvvetli bır takım oluşturmuş ve 5 yıl boyunca şampiyonlukları kimseye kaptırmamışlardır.

BİSİKLET

Adana Bisiklet Ajanı ve Antrenör Ahmet Ecesoy’un yoğun çabalarıyla Ertugrul Arlı, Ahmet Avcılar, İbrahım Gönül ve Erol Berk gibi sporcular Milli takıma yükselme başarısı göstermişler ancak 1983 yılında Ahmet Ecesoy’un vefat etmesiyle bu branştaki faaliyetler son bulmuştur.

GÜREŞ

1956 yılında dönemin yöneticileri Sevket Kapulu ve Fevzi Özşahin’in kulüp lokalıne kurdukları minderle, bu spora ilk adım atılmış ve Çukurova’da Çayır Güresçisi olarak faaliyetlerde bulunan gençleri toplayarak mindere getirmişlerdir. Bu gençler daha sonraları Milli Takıma kadar yükselme başarısı göstermişlerdir.

1968 yılından sonra güreş faaliyetleri yavaş yavaş azalmış ve ardından sona ermiştir. 1981’de Ökkeş Koşkun’un bu branşı yeniden canlandırmak istese de bu çabalar pek sonuç vermemiştir.

BASKETBOL

Adana Demirspor Kulübü’nde Basketbol denilince akla ilk gelen isimler Alaettin Atsal ve Demiray Sayılır’dır. 1968 yılında Bu iki spor adamının büyük çabaları sonucu Türkiye liglerinde oynama şansı yakalanmıştır. Daha sonra Ökkes Koşkun’un katılmasıyla 1969-1970 sezonunda Anadolu Kupası’nda şampiyon olarak ikinci ligde oynama şansı elde edilmiştir. 1972-1973 yılında zorlu geçen müsabakaların ardından Adana Demirspor, Türkiye Basketbol 1. Ligi’ne çıkmıstır. Basketbol Şubesi 2003 yılında tekrar açılarak Deplasmanlı Bölgesel Lig’de bir süre mücadele etmiştir.

VOLEYBOL

1967-1972 yılları arasında Bölgesel Lig’de üst üste şampiyon olan Adana Demirspor Voleybol Takımı daha sonra ilerleme olmadığından bu faaliyete son vermiştir.

YÜZME-SUTOPU

1938 yılında Adana Belediye Başkanı Turhan Cemal Beriker ve Beden Terbiyesi Bölge Müdürü Rıza Salih Saray’ın girişimleri ile Adana’da Türkiye’nin en modern yüzme havuzunun yapılması için karar verilmiştir. Havuzun açılışı ile birlikte 1942 yılından itibaren Bölge Karması adı altında yarışlara iştirak eden Adana Demirspor Kulübü Yüzme ve Sutopu Takımı Türkiye’nin yetiştirdiği en büyük Sutopu oyuncusu, takımın ağabeyi, örnek sporcu Muharrem Gülergin önderliğinde 17 yıl hiç yenilmeden, 22 yılda da tek mağlubiyet alarak toplamda 29 defa Türkiye Şampiyonu olmuştur. Takım İstanbul ve tüm Türkiye’de Yenilmez Armada olarak anılmıştır. Adana Demirspor Kulübü, Adana’nın sulama kanallarında yüzme ögrenip, daha sonra havuzun açılması ile Milli Takım forması giyen 40’a yakın efsane sporcuyu bünyesinde barındırmıştır. Bu sporcular yüzmenin her branşında ve her mesafede sayısız Türkiye rekorları kırmışlardır. Manş Deniz’ini birçok ülkenin sporcusu defalarca yüzerek geçmiştir. Ancak rekor Adana Demirsporlu Erdal Acet’indir. Manş’ı ilk kez hem de tüm zamanların en iyi derecesi ile geçen Erdal Acet ayrıca 5 kez Uluslararası İstanbul Maratonu’nu kazanmıştır. Adana Demirspor’un havuzlardaki başarısını dönemin Federasyon Başkanı Fehiman Akdağ şu sözlerle dile getiriyor: “Başlarında Muharrem Gülergin gibi müstesna yaradılışta bir ağabeyleri bulunduğu ve böylesine severek çalıştıkları sürece, Demirspor’u havuzlarda alt etmek mümkün değildir.” Adana Demirspor Kulübü’nün Yenilmez Armadası’nın bu başarısı Türk Yüzme ve Sutopu tarihine altın harflerle yazılmıştır.

FUTBOL

Adana’nın ilk spor kulüplerı sayılan İdmanyurdu, Torosspor ve Seyhanspor dışında, yine müessese takımı olan Milli Mensucat ve Demirspor gibi ligi oluşturan takımların katılımı ile ‘ Çukurova Ligi’ meydana gelmiştir. Zamanla Mersin İdmanyurdunun da katılımı ile bölgesel kimlik kazanan bu ligte Adana Demirspor 1942 yılından 1953 yılına kadar aralıksız şampiyon olarak Türkiye Finalleri’ne katılmaya hak kazanmıştır.

1947 yılında  Ankara’da yapılan final karşılaşmalarında Ankara Demirspor ve Fenerbahçe’nin ardından Türkiye 3’üncüsü olma başarısı göstermiştir.1951 yılında, Balıkesir’de yapılan final karşılaşmalarında Beşiktaş ve Altay’ın ardından yine Türkiye 3’üncüsü olmuştur.

1953-54 futbol sezonunda Adana Demirspor Türkiye Şampiyonası Finali’nde Ankara Hacettepe takımı’nı Selami Tekkazancı’nın (Füze) golüyle 1-0 yenerek Türkiye şampiyonu olmayı başarmıştır.

1959 yılında Türkiye Profesyonel Ligi’nin kurulmasını takip eden 2’nci sezonda, Anadolu’nun ilk takımı olarak 1960-61 sezonunda Ankara,İstanbul, İzmır takımlarıyla mücadele etmiştir. Futbol federasyonunun garip bir kararı sonucu Adana Demirspor Ankara takımı statüsüne alınmış ve iç saha maçlarını Ankarada oynamak zorunda kalmıştır. Böylece tüm maçlarını Ankara, Istanbul, Izmır ‘de oynamak durumunda kalan Adana Demırspor aynı yıl lige veda etmiştir.

1963-64 Sezonunda Türkıye 2. Liginin kurulması ile otomatikmen lige dahıl olmustur. 9 yıl 1.Lige çıkma mücadelesi veren Adana Demırspor nihayet 1972-73 sezonunda Muharrem Gülergin ve Nuri Sengezer’in yönetiminde Adana’da Uşak Spor’u , Fatih Terim Ve Bektaş Yurttaş’ın golleri Ile 2-0 yenerek bu amacına ulaşmıştır.

1977-78 futbol sezonunda Türkıye Kupası’nda Trabzonspor ile final oynayan Adana Demirspor yine aynı sezon Başbakanlık Kupası’nda finali oynamıştır. Lig tarihindeki en iyi derecesı 1981-82 sezonunda Hacı Döner’in kulüp başkanlığı ve Coşkun Özarı’nın teknık direktörlüğünde 6.lıktır.

1983-84 sezonuna kadar aralıksız 11 yıllık 1. Lig serüveninden sonra 3 yıl Türkıye 2. Ligi A grubunda şampiyonluk mücadelesi veren Demirspor, 1986-87 yılında Adem Atılgan’nın başkanlığı , Ali Hoşfikirer’in teknık direktörlüğünde amacına ulaşmıştır.

1989-90 sezonunda küme düştükten sonra ertesı yıl Selahattın Çolak’ın kulüp başkanlığı ve Ali Hoşfikirer’in teknık direktörlüğünde yeniden1.Lige yükselmiştir. Aynı sezon küme düşen Adana Demirspor, 1993-94 futbol sezonunda Metin Türel’in idaresınde yenıden 1. Lige yükselmiştir.

1995-99 yılları arasında 2. ligde Mücadele eden Demirspor, 1999 yılında tarihinde ilk kez 3. Lige düşmüştür.

2001 yılında Aytaç Durak’ın kulüp başkanlığı ve Ercan Albay’ın yönetiminde 2. Lig B kategorisi’ne yükselmiş , 2002 yılında aynı ekiple Denizli’de yapılan ekstra Play- Off müsabakalarını şampiyon bitirerek 2. Lig A kategorisine yükselmiştir. 2004 yılından itibaren 2. Lig B kategorısınde mücadelesine devam etmektedır.

2003-04 sezonunda TFF 1. Lig’de oynayan Adana Demirspor Kulübü, Ligi 33 puanla 16. sırada tamamlamış, 2003-04 sezonu sonunda TFF 2. Lig’e düşmüştür.

2004-05 sezonunda TFF 2. Lig C grubunda oynayan Adana Demirspor Kulübü, grubu 48 puanla 5. sırada tamamlamıştır.

2005-06 sezonunda TFF 2. Lig 2. Klasman grubunda oynayan Adana Demirspor Kulübü, grubu 23 puanla 3. sırada tamamlamıştır.

2006-07 sezonunda TFF 2. Lig 5. Klasman grubunda oynayan Adana Demirspor Kulübü, grubu 34 puanla 1. sırada tamamlamış ve yükselme grubuna çıkmıştır. Yükselme grubunu 31 puanla 3. sırada tamamlayıp, ekstra play-off müsabakalarına katılmak zorunda kalmıştır. 22 Mayıs 2007 tarihinde Bursa’da elemelere katılmış, Alanyaspor veKardemir Karabükspor’u eleyerek finale çıkmış, finalde Giresunspor’a 5-1 yenilerek TFF 1. Lig’e yükselememiştir.

2007-08 sezonunda TFF 2. Lig 2. Klasman grubunda oynayan Adana Demirspor Kulübü, grubu 40 puanla 1. sırada tamamlamış ve yükselme grubuna çıkmıştır. Yükselme grubunu 33 puanla 3. sırada tamamlayıp, ekstra play-off müsabakalarına katılmak zorunda kalmıştır. İskenderun Demir Çelikspor’u 1-0 ve Çankırı Belediyespor’u 3-0 yenerek finale çıkmış, finalde son dakika golüyle Güngören Belediyespor’a 1-0 yenilerek TFF 1. Lig’e yükselememiştir.

2007-08 sezonunda ekstra play-off final müsabakası sonunda, Aytaç Durak önderliğinde yıllardır gelmeyen başarılar ve Mustafa Tuncel başkanlığında üst üste 2 sezon finalde elenmenin stresi ile maç sonunda, sezon boyunca Adana Demirspor Kulübü’ne büyük destek veren taraftarlar, Aytaç Durak aleyhinde hoş olmayan sloganlar atmış ve neticedeAytaç Durak kulüpten desteğini çektiğini kırgınlıkla açıklamıştır. 2008 yılı yaz aylarında sürekli ertelenen ve Mavi Şimşekler ile başkan Mustafa Tuncel arasında sert tartışmaların yaşandığı kongreler neticesinde Mehmet Gökoğlu başkan seçilmiştir. Kayyumun bile tartışıldığı bu dönemde kulübü kaostan çıkaran Mehmet Gökoğlu görevi devraldıktan sonra, zor günlerinde Adana Demirspor Kulübü’ne verdiği destekten ötürü Aytaç Durak’a teşekkür etmiş, yaşanan olaylardan dolayı üzüntülü olduğunu ve kötü tezahüratı önlemekte kararlı olduklarını belirtmiştir.

2008-09 sezonuna başkan Mehmet Gökoğlu ve teknik direktör Metin Yıldız ile başlayan Adana Demirspor Kulübü, 25’ten fazla futbolcuyu takımdan göndermiş ve yepyeni bir takım oluşturmuştur. Takım kademe ve klasman gruplarında başarısız olarak TFF 2. Lig’te devam etmiştir.

2009-10 sezonunda Başkan Bekir Çınar ve teknik direktör Hüseyin Özcan ile klasman grubu birincisi olarak çıktıkları play-offlarda ilk turda Tavşanlı Linyitspor’a yenilerek elenmişlerdir.

2010-11 sezonunda Başkan Mustafa Tuncel ve teknik direktör Ali Güneş ile yine klasman grubundan yükseldikleri play-offlarda ilk turda Yeni Malatyaspor’u penaltılarla eleyip ikinci turda Bandırmaspor’a elenerek TFF 2.Lig’te kalmaya devam etmiştir.

2011-2012 sezonu sonunda oynanan play off finalinde Fethiyespor’u 2-1 yenerek 1. Lig’e yükselmiştir.

2012-2013 sezonunda 1.Lig’de mücadele etmiş ve 7.olmasına rağmen 1461 Trabzon’un durumundan dolayı Play-Off’a kalmıştır.

2013-2014 sezonuna Mustafa Tuncel’in başkanlığıyla sezona başlayan Adana Demirspor, Başkan Tuncel’in Olağanüstü Genel Kurul Kararı ile seçime gitmiştir.Yapılan Kongrede tek listeyle seçime giren Selahattin Aydoğdu Adana Demirspor Kulübünün başkanı olmuştur.

2015-2016 Kulübümüzün olağan genel kurulunda, 407 delegenin bulunduğu kongreye tek aday olarak katılan Sedat Sözlü, oy çokluğuyla başkanlığa getirilmiştir.

2017-2018 Kulübümüzün olağanüstü genel kurulundan kongrede seçimi kazanan Halil Mehmet Gökoğlu oy çokluğuyla başkanlığa getirilmiştir.

2018-2019 Kulübümüzün olağan genel kurulundan kongrede seçimi kazanan Kazım Bozan oy çokluğuyla başkanlığa getirilmiştir.

2018-2019 Kulübümüzün Olağanüstü Genel Kurulunda kongrede seçimi kazanan Murat SANCAK oy çokluğuyla başkanlığa getirilmiştir.